SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 1 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar OSMAN COŞKUN
 
 
 
Makale Tarihi :  01.08.2020
Evlerimizi Namazgâh Edindik Mi?
İslam getirmiş olduğu prensipler ile dünyayı yeniden kurup yönetmeye aday bir dindir. O bu dünyalıların dinidir ve asla mezarlıklarda ve bazı özel günler de hükümlerinin uygulandığı merasim ve protokol dini değildir. Onun hayatın bütün kurallarını düzenleyen bir işlevi ve özelliği vardır. İslam bu yönü ile diğer bütün sistem ve ideolojilerden farklıdır.
 
İlk insanı yaratan Allah onun kendisi ile huzura ve mutluluğa kavuşacağı eşini de aynı özden yaratarak ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (As)ın yalnızlığına son vermiştir. Aslına bakar iseniz yeryüzünde kurulan ilk aile Âdem ile Havva validemizin kurdukları çekirdek ailedir. Allah yaratmış olduğu insanın fıtratına (erkek, kadın)hiç fark etmez birinin diğeri ile mutlu olması için evliliği ve aileyi adeta şart koşmuştur. Mutluluğun ve huzurun yolu temelleri İslam’ın kuralları ölçü alınarak yapılan bir evlilik ve aileden geçmektedir. Aksi halde mutluluk ve huzur bizlerden çok uzak olacaktır.
 
Biz inananlar Allah’ın gönderdiği son mesaj olan Kuran’a ve onun hayata uygulayıcısı olan son elçi salat ve selam üzerine olsun hayatına bakar isek mutlu ve mutsuz aile örneklerini görmemiz mümkündür. “Allah’a inanıp ona kavuşmayı umanlara resulün örnek olduğunu “ rabbimiz söylemektedir.
 
Kuran bünyesinde iyi aile örneklerinden bahseder iken iffetin ve hayânın timsali olan Al-i İmran( Meryem ve annesinden) övgüyle bahsetmektedir Aile fertlerinin bir birine bağlılık ve itaatinden bahseder iken tek başına bir ümmet olan İbrahim ve oğlu İsmail den  (Baba emrolunduğun şeyi yap inşa Allah beni sabredenlerden bulacaksın)  diyen evlattan yine bir babanın çocukları ile diyaloğu onlara neleri öğütlediğinden bahseder iken: “Hani Lokman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür. Yavrum! Namazı dost doğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir. “ ( Lokman-12-17) Meraklı olan anne ve babalar için Kuran’a bakmalarını ve bu konu ile ilgili ayetleri okumalarını, anlamalarını ve yaşamalarını tavsiye etmek ile yetiniyoruz. Kuran bu güzel ve olumlu örneklerin yanında olumsuz ve ibret alınması gereken yine bir takım aile örneklerinden bahsetmektedir. Şimdide bunlardan birkaç örnek vererek konuyu  biraz daha açalım. Allah bütün peygamberlerinden razı olmuştur. Fakat bütün aile fertleri peygambere indirilen vahiyleri kabul ederek Allah’ın razı olduğu insanlar sınıfına dahil olmamışlardır. Peygamber eşleri veya peygamber çocukları olmaları onlara bir artı ve üstünlük sağlamamıştır. Bunu niye söylüyorum zira bu gün kendisinin son Peygamberin otuz ikinci kuşaktan torunları olduğunu iddia eden ve bununla diğer insanlara üstünlük sağlayan bir zihniyetinde varlığından söz etmek mümkündür.
 
Peygamber ailelerinden Nuh (as)ın hanımının ve oğlunun kendisine indirilene iman etmemeleri Lut (as) ın hanımının iman etmemesi son elçinin salat ve selam bütün elçiler üzerine olsun eşlerinin kendilerine karşı sergilemiş oldukları tutum ve davranışlarından Kuran detaylı bir şekilde bahsetmektedir: “Ey Peygamber’in eşleri! Eğer siz ikiniz Allah’a tövbe ederseniz. Ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, Salih Müminler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar. Eğer o sizi boşar ise, Rabbi ona, sizden daha hayırlı, Müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir” (Tahrim-4-5) Peygamberler vahiy almalarının dışında inanın bizler gibi bir takım sorunlar yaşayan sıkıntısı olan insanlardır. Kısacası bizlere düşen bu ibret verici kıssalardan gerekli dersleri çıkarmak olmalıdır. Kuran sağlam bir ailenin temellerinin oluşmasında inanç birlikteliğini şart koşmuştur. İnancın ve düşüncenin ortak bir payede buluşmadığı evlilikler İslam’ın istediği ve onayladığı evlilikler değildir. Bununla ilgili olarak yüce kitabımız Kuran’ı kerimde şöyle buyurulmaktadır: “Allah’a eş koşan kadınlarla onlar imana gelinceye kadar evlenmeyin. İnanan bir cariye, hoşunuza gitse de putperest bir kadından daha iyidir. İnanmalarına kadar; Puta tapan erkekler ile mü’min kadınları evlendirmeyin. İnanan bir köle, hoşunuza gitmiş olsa da, puta tapan bir erkekten daha iyidir. İşte onlar ateşe çağırırlar. Allah ise izni ile cennete ve mağfirete çağırır ve insanlara ibret alsınlar diye ayetlerini böyle açıklar” (Bakara-221)
 
Evet, evlenecek iki insan arasında evliliğin sıhhati ve devamı için öncelikle inanç, iman birlikteliği şarttır ve çok önemlidir.
 
 Zira evlilik sadece bedenlerin birbirine alışıp uyuşmasından ziyade daha çok  fikir ve inançların bir birleri ile anlaşıp uyum içerisinde devam etmesi gereken önemli bir müessedir. Evlilik temeli sevgi, saygı ve Allah korkusuna dayandığı zaman evlenecek çiftler aradıklarını bulacaklar aksi halde  hayatın her iki insan için çile ve ıstıraba dönüştüğü  kapalı bir ceza evine dönüşecektir. Evlilik bir şirket anlaşması veya bir iş ortaklığı değil ki insanlar canlarının arzu edip çektiği zaman bu anlaşmayı veya ortaklığı sona erdirsinler.
 
Bu gün insanlım Allah’ın kendilerini yaratmış olduğu fıtrata/dine aykırı hareket ederek mutluluk aramaktadır. Peki; bu mümkün olabilir mi ? Cevabımız elbette ki hayır olacaktır çünkü evlilikte  zorunlu görevler ve sorumluluklar vardır. Zira bu konuda rabbimiz şöyle buyuruyor: “ Allah’ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarf etmelerinden dolayı ( ailenin geçimini temin konusunda) erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar gönülden boyun eğenler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zamanda koruyanlardır. Edepsizlik, isyan ve söz dinlemeyen ve dik başlılık yapmasından endişe ettiğiniz kadınlara önce öğüt verin, düzelmez iseler yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet yine de düzelmez iseler onları dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir. Büyüktür. (Nisa-34) Başka bir ayette ise evlenecek olan erkeğe Allah evleneceği kadına karşı ciddi bir sorumluluk daha yüklemektedir: “Kadınlara mihrlerini cömertçe verin, eğer onlar kendiliklerinden size bir şey verir iseler onu gönül hoşnutluğu ile yiyin. (Nisa)
 
Temelleri ve devamı çok önemli olan ailelerin aslında Allah’ın razı olduğu huzurlu toplumların oluşmasındaki rolü çok önemlidir. Çünkü aileler huzurlu olur ise toplumlarda huzurlu olur. Huzurlu ailelerin yetiştirdiği bireyler toplumlarına yön ve istikamet verirler. Bu bireylerin oluşmasın da  anne ve babaya çok önemli görevler düşmektedir. Anne ve baba sadece kendilerini değil bütün aile fertlerinin hem bu dünyada hem de ahirette kurtuluşunu sağlayacak ilahi prensipleri hem kendileri kabul edip yaşayacak hem de aile fertlerinin kabul edip yaşamalarını sağlamakla görevlidirler.
 
Zira bakın bu konu ile ilgili rabbimiz ne buyuruyor: “Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır; görevlileri Allah’ın kendilerine verdiği emirlerine başkaldırmayan, kendilerine buyrulanları yerine getiren pek haşin meleklerdir” (Tahrim-6) Evimizde beraber vakit geçirdiğimiz evlatlarımız ve eşimiz bizler namaz kılar iken veya  dini bir faaliyette bulunur iken onların ne yaptıklarını hiç sorgulamadan Allah’ı razı edeceğimizi mi zannediyoruz?
 
Yazımıza başlık olarak almış olduğumuz ayetin tamamını sizler ile paylaşarak ne demek istediğimizi biraz daha netleştirelim: “Musa ve kardeşine “Mısır’da milletinize evler hazırlayın; evlerinizi namazgâh edinin, namaz kılın diye vah yettik. İnananları müjdele.” (Yunus-87)   Namazgahlar Allah’a isyan edilmeyen ve ona itaat edilen yerlerdir veya olması gerekir. Evlerimiz namazla bir önem kazanacak. Namaz denilince günümüzde ki anlam ve içeriğinden oldukça uzaklaştırılmış rekat yarışlarının sayılarak kimin daha çok kıldığı namazları kast etmiyoruz. Şuayip (As) ın mallarında ve kazançlarında istediği gibi keyfi davranmalarına mani olan bir namazı kast ediyoruz. Bu tür namazlar sahibine, ailesine ve toplumuna huzur, huşu ve kötülüklere mani bir tavır takınmalarına sebep olan namazlardır. Allah bizlerden evlerimizi namazgâh edinmemizi istiyor peki bizler bu gün ne yaptık Allah’ın yaşanılması için gönderdiği dini hayatımızın dışına atarak kendimize bizler gibi beşer olan insanların ortaya çıkardığı sistem ve ideolojileri hayat sistemimiz olarak kabul ederek evlerimizi sınamağah ve büyük büyük ekranlı televizyonların evimizin başköşelerine oturduğu televizyon gâh edindik.
 
Çok fazla değil yirmi, otuz yıl önceleri dede ve ebelerimizin kahramanlık hikâyeleri anlatıp namaz dua ve surelerini öğrettiği büyüklerimiz artık konuşamaz hale getirildiler. Çünkü televizyon konuştu mu evde artık herkes susuyor. Koskoca evlerimizde yalnızlığa terk edildik adeta konuşma özürlü olduk. Aynı aile fertleri birbirlerine yabancılaştı baba oğlu ile annesi kızı ile iki çift laf etmeden günlerce aynı ortamı paylaşa biliyorlar. Kimse kimseyle dert ve sıkıntısını paylaşmıyor zira artık herkes bir psikolog veya rehbere giderek sıkıntıdan kurtulmaya çalışıyorlar ve bu konuda ciddi anlamda da paralar harcıyorlar.
 
Peki, bizlere düşen nedir? Yapmamız gereken Allah’ın bizleri yaratmış olduğu fıtrata, dine dönerek yaşamımızı Kuran’ın ilke ve prensiplerini esas alan bir hayatı yaşamak için gayret sarf etmek olmalıdır. Zira rabbimiz: “Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’a teslim olmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ın gönderdiklerine inanıp onları yaşamakla huzura kavuşur.” Aksini yaşamak ve iddia etmek su üzerindeki köpük veya çerçöpe itibar etmek kadar akıl ve izandan yoksul olmak demektir. Başka bir yazıda buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.
 
First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Din, kültür, medeniyet sapkınları boş durm ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Dinde Peygamberin Örnekliği ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Bilim ve Din Çatışır Mı? ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Taklit ve Atalar Kültür ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Gazze Halkına Gazel Okuyan Müslüman Coğraf ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Sözün Bittiği Yer Gazze ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Davet Yolunda Dikkat Edilecek Hususlar ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Ramazan ve takva etkisi ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 Zulümden yorgun düşen bizler! ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.