Ramazan cennet fırsatı demektir:
Ramazan’la birlikte bütün günahlarımızı affettirebilme fırsatı bizi bekliyor. Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî).
İftarla birlikte dualarımızın kabul olunma fırsatı bizi bekliyor. Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Şüphesiz oruçlu için iftar vaktinde geri çevrilmeyen bir dua hakkı vardır” (Camiüssağir).
Sahurla birlikte evlerimizi ve hayatlarımızı bereketlendirme fırsatı bizi bekliyor. Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır” (Buhârî).
Teravihle birlikte omuzlarımızdaki günah yüklerinden kurtulma fırsatı bizi bekliyor. Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek teravih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır” (Müslim).
Oruçlarımızla birlikte cennete özel kapılardan girme fırsatı bizi bekliyor. Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. ‘Oruçlular nerede?’ diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez” (Buhârî).
Allah’ımız, bu muhteşem Ramazan fırsatlarını kaçırarak, Efendimizin (s.a.s.), “Bir kul Ramazan ayına erişir de o aydan günahlarını affettirerek çıkamazsa burnu yerde sürünsün” (Beyhâki) hadisine muhatap olmaktan muhafaza buyursun.
Ramazan nefis terbiyesi demektir:
Bu ramazan nefisimizi terbiye edip, tüm kötü ahlaklarımızdan kurtulmaya gayret edeceğiz.
Efendimiz’in (s.a.s), “Oruç perdedir. Oruçlu kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa ‘Ben oruçluyum!’ desin (ve ona bulaşmasın)” (Buhari) hadisi gereği kavgadan, tartışmadan, kinden, stresten, kalp kırmaktan, ahlaksızca konuşmaktan uzak duracağız.
Efendimiz’in (s.a.s), “Eğer ümmetim Ramazan ayının kıymetini, şerefini ve önemini hakkıyla bilmiş olsaydı, bütün bir yılın Ramazan olmasını temenni ederdi.” (et-Tergib ve’t-Terhib) hadisin gereği Ramazan’ı şenlikle, eğlenceyle, konserle ve gafletle geçirmeyeceğiz.
Efendimiz’in (s.a.s), “Nice oruç tutanlar vardır ki, (günahlardan uzak durmadıkları için) onların oruçlarından geriye sadece açlık ve susuzluk kalır.” (İbn Mâce) hadisi gereği haset, gıybet, dedikodu, harama bakmak, müstehcen konuşmak da dahil her türlü günahtan kaçınacağız.
Efendimiz’in (s.a.s), “Kim yalan söylemeyi, cahilliği ve cahillikle amel etmeyi (günah işlemeyi) terk etmezse, Allah’ın onun yemesini, içmesini terk etmeye ihtiyacı yoktur.” (İbn Mace) hadisi gereği yalanı, iftirayı, cahilliği, laubaliliği terk edeceğiz.
Ramazan zaman bilinci demektir:
Her saniyesi cennete açılan bir kapı olan ramazanı iyi bir vakit planlaması ile değerlendirmeye çalışacağız. Özellikle vaktimizi yiyip bitiren televizyonla, internetle, sosyal medyayla aramıza ciddi bir mesafe koyacağız. Dizilerden uzak durduğumuz gibi haber ve tartışma programlarıyla da vakit tüketmeyeceğiz. Bir yıl boyunca bütün değerlerimize hakaret eden TV kanallarının Ramazan ayı boyunca reyting kaygısıyla takındıkları müminlik maskesine asla prim vermeyeceğiz. On bir ay boyunca ümmetin gerçek sorunları hakkında konuşamayan, emperyalizme karşı sağlam bir tavır alamayan, Hakk’ın yanında saf tutamayan, sisteme entegre olmuş hocaların Ramazan’da aslan kesildiği TV programlarını izleyerek Ramazan’ımızı heba etmeyeceğiz
Ramazan eğlence ve şenlik ayı değil, cihat ve ibadet ayıdır. Ramazan şenliği ve eğlencesi adı altında yapılan programlara kesinlikle katılmayacağız. Ramazan eğlencesi düzenleyen belediyelerin ve kamu kurumlarının hem ümmetin malını ziyan ettiğini hem de büyük bir bidat kapısı açtığını bileceğiz. Bu programlara katılarak bu günahlara asla ortak olmayacağız ve destek vermeyeceğiz.
Ramazan infak bilinci demektir:
Fakirlere, yoksullara, ihtiyaç sahiplerine infak ettiğimiz gibi, Efendimizin (s.a.s.) “Öyle bir zaman gelecek ki kişi elinde sadaka ile dolaşacak fakat onu ve
recek tek bir kişi bile bulamayacak.” (Buhari) diye müjdelediği, yoksulluğu kökünden bitirecek Adil Bir Ekonomik Düzenin kurulması için cihat eden nesillere de infakımızdan bir pay ayıracağız.
Emperyalist sömürü sisteminin borç batağında çırpınan gariplere infak ettiğimiz gibi, Efendimizin (s.a.s.) “Faizin her türlüsü ayaklarımın altındadır.” (Müslim) hadisi gereği, borca esir eden faizci ekonomik sistemi yeniden ayaklar altına alıp, borca dayalı sömürü sistemini kökünden bitirecek Faizsiz Bir Ekonomik Sistemin kurulması için cihat eden nesillere de infakımızdan bir pay ayıracağız.
Zulüm altındaki mazlumlara infak ettiğimiz gibi, Efendimizin (s.a.s.) “Gün gelecek Hîre’den Hadramût’a kadar bir kadın, tek başına yolculuk yapacak ve vahşi hayvanlardan başka hiçbir şeyden korkmayacak.” (Buhari) diye müjdelediği, zulmü ve mazlumluğu kökünden bitirecek, hakka, adalete ve tevhide dayalı Yeni Bir Dünyanın kurulması için cihat eden nesillere de infakımızdan bir pay ayıracağız.
Yusuf el Kardavi’nin hedefi İslam’ın yayılması, yaşanması ve korunması olan askerî, siyasî, iktisadî, ilmî mücadele ve faaliyetler de Fî-sebîlillâh’tır ve zekât bütçesinden de bir payı vardır. (Yusuf el-Kardâvi, Fıkhu z-Zekat, s. 655-669) fetvası gereği, Allah için bu yöntemlerle cihat eden nesillere de infakımızdan bir pay ayıracağız.
Ramazan Helal Lokma ve Kardeşlik Bilinci Demektir:
İftar sofralarımızda önce haram bulaşmamış helal kazanç bulunmalıdır. Rasûlullah (s.a.s) buyuruyor ki: “Yediği haram, içtiği haram, giydiği haram. Haram ile beslenen birisinin duası (ibadetleri) nasıl kabul edilir” (Müslim).
İftar sofralarımızda muhakkak takva ve ihlâs bulunmalıdır. Rasûlullah (s.a.s) buyuruyor ki: “Nice oruç tutanlar vardır ki orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan, yalnız uykusuzluktur, yorgunluktur” (İbn Mâce).
İftar sofralarımızda oruç açtırılacak ve ikramda bulunulacak misafirleri bulunmalıdır. Rasûlullah (s.a.s) buyuruyor ki: “Kim bir Müslüman kardeşine iftar ettirirse, onun sevabı kadar da kendisine sevap yazılır. Yemek yedirdiği kimselerin sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî) Sahabeler, “Ya Rasûlallah oruçluyu iftar ettirecek bir şeyi yoksa” dediler. Efendimiz (s.a.s), “Bir lokma yiyecek de yeterlidir” buyurdular. Sahabeler, “Bir lokma ekmek de bulamazsa” deyince Efendimiz (s.a.s), “Birazcık süt ikram eder” buyurdular. Yanında o da yoksa dediklerinde: “Bir yudum su da yeterlidir” buyurdular (et-Tergîb ve´t-Terhîb).
|