SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 1 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Prof.Dr.İlahiyatçı
Yazar Hayreddin KARAMAN
 
 
 
Makale Tarihi :  1.05.2021
Dua ve musibetler
Soru
 
“Allah hiç kimseye gücünün üstünde bir yükümlülük vermez” (Bakara 2/286). Filistin, Arakan ya da diğer sürünmekten perişan olanlar, intihar edenler, yardımı boşuna mı isterler? Bu yük onlara fazla değilse, dua da bir anda mantıksız kalmıyor mu?
 
Cevap
 
Öncelikle, İslâm hakkında genel bir ilke olarak dinin, zorluk üzerine değil, kolaylık üzerine bina kılındığını belirtmek gerekir. Bu, bir yandan, Allah Teâlâ’nın, onları yaratan olması hasebiyle kullarının imkân ve kapasitelerini en iyi bilen olmasının (Mülk 67/14), bir yandan da onlara olan merhametinin bir yansımasıdır. Nitekim Allah Teâlâ, “Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez” (Bakara 2/185) ve “O sizi seçti ve dinde size bir güçlük yüklemedi” (Hac 22/78) buyurarak buna işaret etmiştir.
 
Söz konusu âyete bu açıdan bakıldığında, onun ilk ifade ettiği husus, Allah Teâlâ’nın, herhangi bir kulunu özü itibariyle yapması mümkün olmayan herhangi bir şeyle sorumlu tutmadığıdır. İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu, Allah’ın hikmetini, adaletini, imtihan iradesini, dinî, ahlâkî ve hukukî değerlerin mâkul bir zemine oturması gerektiğini dikkate alarak, Allah’ın, kullarına güçlerini aşan bir görevi sorumluluk olarak yüklemesinin (teklîf-i mâ lâ yutâk) mümkün olmadığını savunmuşlardır. Bu, ilk aşamada örneğin herhangi bir vasıta olmaksızın uçmak gibi insan kudretini aşan şeylerle yükümlü tutulmayacağımız anlamına gelir. İkinci aşamada ise özü itibariyle kişi açısından yapılması mümkün olsa da (ki İslâm’ın ümmete getirdiği yükümlülüklerin fıtrata uygun olduğunu, insanların zorlanmadan, hattâ kolaylıkla yapabilecekleri ödevler olduğunu belirtmek gerekir), geçici veya kalıcı birtakım engeller, o anda içinde bulunulan şartlar ve sahip olunmayan imkânlar sebebiyle yerine getirilemeyecek yükümlülüklerin kişiden düşürüldüğü anlamına gelir. Bu durum, ibadetler için bile geçerlidir. Malî gücü olmayanın zekât vermekle, ayakta duramayanın namazda kıyam hâlinde durmakla, aklî melekeleri yerinde olmayan kimsenin herhangi bir şeyle yükümlü olmaması bunun örnekleridir.
 
Öte yandan, söz konusu âyetin işaret ettiği bir başka husus da insanın hayatı boyunca karşılaştığı birtakım olumsuzluklar ve musibetlerin aslında onun tahammül sınırları dâhilinde olduğudur. Allah Teâlâ, insanın güçlüklere göğüs germekte zaaf sahibi olabileceğini (Nisâ 4/28), başına bir musibet geldiğinde sızlanıp feryat ettiğini (Meâric 70/20), ancak öte yandan kendisinin onu bu zorluklara katlanabilecek bir yapıda yarattığını (Beled 90/4) bildirmiştir.
 
Bu dünya hayatının nihayetinde geçici olduğu ve ebedî olan hayatta mutluluğu kazanmak için bir imtihan alanı teşkil ettiği düşünülürse, insana birtakım mükellefiyetler yüklenmesi ve zaman zaman zorluk ve musibetlerle karşılaşmasının kaçınılmaz olduğu kabul edilmelidir. Zira insana sadece istediği, arzuladığı, hoşuna giden şeyler verilmekle imtihanın gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu yüzden Allah Teâlâ “Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz” (Bakara 2/155) buyurmakta, hemen ardından da bu imtihanlara göğüs gererek başaranlara kurtuluş ve Cennet müjdesi vermektedir. “İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?” (Ankebût 29/2) âyeti de bunun bir ifadesidir.
 
Şu hâlde öncelikle kesin biçimde kabul edilmesi gereken, Allah’ın, insanı tahammül gücünün ötesinde bir şeye mâruz bırakmadığıdır. İnsanın yüzleştiği musibetlerin, savaş, zulüm, tedavisi mümkün olmayan hastalık ya da engellilik gibi bir kısmı doğrudan doğruya kendisinin aşabileceği veya ortadan kaldırabileceği hususlar olmayabilir. “Allah, hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemez” âyetinin bunlara ilişkin işareti, kişinin bunlara sabretme ve imtihanı başarma potansiyeline sahip olduğudur. Bunların her birisinin sınanmanın birer parçası olduğuna ve nihayetinde asıl ve ebedî mutluluğu sağlamaya yönelik bulunduğuna, ilâhî adaletin mutlak ve eksiksiz biçimde tecelli edeceği âhiretin varlığına inanıldığında, kişinin psikolojik zaafları telafi edilebilecek ve söz konusu güçlüklere göğüs germek daha da mümkün hâle gelecektir. Dua da bu noktada insanın Allah ile doğrudan bir iletişim vesilesidir. Bir yandan bunların ortadan kaldırılması veya aşılması noktasında yardımı Allah’tan talep etmektir. “De ki: Duanız olmasa Rabbim size n’eylesin” (Furkân 25/77) âyetinin ifade ettiği üzere karşılığın gelmesinin en temel yolu bilinçli ve samimi talepte bulunmaktır. Öte yandan dua, Allah’ın, kendisinin yanında olduğu bilincini canlı tutarak kişinin direnç ve tahammülünü arttırmaktadır.
 
Bir şeyin olması veya olmamasının duadan başka sebepleri de vardır; dua, başka bir sebep yoksa kendisine bağlı olanı hâsıl eder, ama diğer sebeplerin de ilâhî kanuna göre etkili olma durumlarını ortadan kaldırmaz.
 
 
First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Gelin şu zekâtı bir düzene koyalım! ...
............................................
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Faruk BEŞER
 Özürlüler ve Allah’ın Adaleti meselesi ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Müslüman demokrasiye razı olur mu sahip çı ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Eskiden ve Şimdi ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Müslümanlarda Akıl Tutulması ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Söylemler İddia, Eylemler İse İspattır ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Allah'tan Kimler Korkar ? ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Tarihin Son Sayfası ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 İyi bir çocuk yetiştirmek isteyen anne-bab ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 De ki; Yeryüzünü Dolaşın.. ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.