Felsefe varlığın ne olduğunu düşünür. Somut olmayan bilgiyi tartışır. Bilginin kaynağı akıl, beş duyu organıdır. Beş duyu organımız göz, kulak, burun, dil ve deridir. Akıl ise soyuttur. Mahiyeti bilinmeyendir.
Peki mahiyeti bilinmeyen, soyut olan akıl nedir?
Akıl, Allah’ın bir temsilcisidir. Nur Allah’ın ismi, bilgi ise Allah’ın vasfıdır. Rahman, sözlerinin içinde olduğu Kur’an-ı Kerim’i somut bilgi kaynağı olarak elimize sunmuştur. Korumasını da üzerine almıştır.
İndirilen kitabın yanında bir de içinde bizimde yaşadığımız, bin bir güzellikleri içinde yarattığı kainatı vardır. Gördüklerimle, duyduklarımızla, okuduklarımızla, anladıklarımızla, duygularımızla algılarımız oluşur. Öyle ise madde algılarımızdır.
Rabbimizin indirdiği kitap ile kainat kitabı arasındaki bir bütünlük vardır. Bu bütünlüğün içinde yol aranlar bilginin sağlam kaynağı ile buluşurlar. Zira bu bilgi varoluş sebebimizi bulmak için önemlidir.
Ruhun Allah’a ait olduğu bilgisi vahyin öğretisidir. Her yaratılanın yaratılış sebebine göre yaratılış kodları vardır. Aklın kodu ise ruhun sahibine gönüllü teslimiyetidir. Zira ruh Allah’a, beden toprağa, mal da varislere aittir. İnsanın isteği ise rahat ve huzurdur.
Aklımızdaki bilgiler bu kitabın ve kainatın içindeki bilgiler kadardır. Kendisini bilgili sananın, bilgisi ile böbürlenenin, kibirlenenin bilgisi ulaştığı bilgi kadardır. Aklın son merhalesi ise kendi kendini inkar etmesidir. Bundan dolayı duamız; “Allah’ım fayda vermeyen ilimden sana sığınırım!” olmalıdır.
İlim de bilgi de disiplin ve kural ile olmalıdır. Bilim; belli bir kural ile herkesin objektif olarak kabul ettiği şeylerdir. Fizik, sosyoloji, psikoloji vs. bir bilimdir. İslami sahada fıkıh, tefsir, kelam da bilimdir.
Bilim bir vasıtadır. Önemli olan bilgidir. Akıl bilgi kaynağı değil, bilgiye ulaşma aracıdır. Kelam ilmi ise İslam’ı baz alan felsefedir.
Bilginin kaynağı rasyonel olan aklımız, beş duyu organıyla ve doğru haberle itminan bulur. İtminan olmayan kalp huzur içinde olmaz.
Bütün İslami sözler vahyin ürünüdür. Kur’an-ı Kerim ve sünnet Allah resulünden tevatürle gelen haberlerdir. Zorunlu bilgiler ise Allah’tan başka kulluk edilecek ilah olmadığı, ölüm sonrası hayatın varlığıdır. Zira borçluların borçlarını ödediği gün, kimsenin kimseye faydası olmayacaktır.
Bilginin kaynağı Allah’tır. Ahkaf Suresi, 23. Ayetinde Hak Teala; “Dedi ki: İlim ancak Allah Katındadır...” buyurur. İlim, her şeyi ile bilmektir. Alim olan Rahmandır. Bizler ancak O’nun bize bildirdiği kadarını biliriz. İlgili ayet şu şekildedir;
“Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin.” ( Bakara: 32)
Fıkıh; bir ifadenin ne demek istediğini anlamaya çalışmaktır. Kur-an’ı Kerim’de 20 yerde fiil olarak fıkhetmek, kavramak, düşünmek vs. olarak geçer. Sürekli yenilenmeyi kapsar.
Bilgi türü olarak bir de hikmet vardır. Hikmet hakim olmak, muhkem olmak, sağlamlaşmak demektir. Hikmet; Kur’an ve sünnettir. İlgili ayet şu şekildedir;
“Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir.” ( Nisa:113)
Rabbim kime hikmet verdiyse bir çok hayra nail olduğunu, bu hikmete de derin kavrayış sahibi olanların anlayabileceğini ve ulaşabileceğini söylemiştir.
Hikmet vahiyde 20 yerden isim olarak geçer. Sabit sonuç; fıkıhtır. Her doğru bilgi fıkıhtır. Doğru bilgi bizi Allah’a götürür. Faydası olmayan bilgi de Allah’tan uzaklaştırır. Bundan dolayı Allah Resulü: “Allah’ım! Faydasız bilgiden sana sığınırım” diye dua etmiştir. Unutulmamalıdır ki , yanlış bilgi alacağımız bütün kararları etkileyecek, geri dönülmez hatalar yapmamıza sebep olacaktır.
Hasılı Kelam; “Rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru olanlara bir korku yoktur. Onlar üzülecek de değillerdir.” ( Ahkaf 46/13)
Ves-Selam
|