Yapılan çalışmalar, biyolojik saate uygun ilaç kullanımının tedavinin başarısını 2-3 kat artırdığını göstermektedir. Biyoteknolojik çalışmalar ise insanın biyolojik saatine uygun olarak ilaç salıveren ilaç taşıyıcı sistemleri üzerine yoğunlaşmaya başlamıştır. Gelecekte, bu taşıyıcı sistemlere eklenen ilaçlar, en çok etkili olması gereken saatlerde sistemden daha fazla ve hızlı salıverilerek etkisini gösterecek, kişi hangi saatte ilacını alacağını veya alması gerektiğini düşünmek zorunda kalmayacaktır.
Bir otomobili veya bir cihazı kullanırken herhangi bir kazaya neden olmamak için nasıl bazı kurallara dikkat etmek gerekiyorsa, ilaç kullanmanın da belli kuralları olduğunu ve bunlara uyulmadığında ilaçtan istenen etkiyi alamayacağımızı biliyoruz.
İlacı kurallarına uygun kullanmak deyince, hekim ve eczacınızın önerdiği şekilde düzenli aralıklarla (8 saat ara ile, 12 saat ara ile vb) almanın yanısıra uygun şekilde saklama, birlikte alınan diğer ilaç, gıda, bitkisel ürün ve bitkisel çay kullanımına dikkat etmenin önemli olduğunu da unutmamalıyız elbette.
Tüm bunlara dikkat etmek de bazen yeterli olmayabilir dersem ilaç kullanmaktan vazgeçebilirsiniz korkarım. İnsan organizmasının bir biyolojik saati olduğunu ve belli bir ritim içinde çalıştığını duymuşsunuzdur. Bilim adamları insanın günlük biyolojik ritminin 25 saat olarak ayarlı olduğunu ortaya koymuşlardır. Ayrıca, canlıların günlük saati olduğu gibi aylık ve yıllık biyolojik saatlerinin de olduğu bilinmektedir.
Hergün hava kararınca "melatonin" denen hormon salıverilerek bizi uykuya hazırlar. Gündüz vakti aktif olan hormonlarımızın akşama doğru etkisi azalmaya başlarken, büyüme hormonu gibi akşam etki gösterecek olanlar ise akşama doğru salıverilmeye başlarlar. Büyüklerimiz çocukları uyuturken boşuna "uyusun da büyüsün" dememişler. Gerçekten de büyüme hormonu uyurken salgılandığından çocuk da uyurken büyür.
Aylık saatimizi biz kadınlar her ay düzenli olarak oluşan âdet kanamalarından biliyoruz. Düzenli olarak kış uykusuna yatan hayvanların yıllık ve mevsimsel bir biyolojik saate sahip olduklarını bilmeyen var mı?
Uçakla seyahat esnasında dünyanın zaman dilimleri geçilirken zaman değişimine adapte olamama durumu da biyolojik saatimizin bulunduğumuz meridyenin saatiyle uyumlu olmamasından kaynaklanır. Yerel saatle vücudun biyolojik saatinin uyumsuzluğu olarak da bilinen bu durum "jet - lag" olarak adlandırılır ve özellikle batıdan doğuya yapılan uzun uçak uçuşlarında ortaya çıkar. Jet-lag sonucunda, korku, endişe, ödem, uyku sorunları, halsizlik, kafa karışıklığı, yön bulamama gibi olumsuz etkilerle karşılaşırız.
İlaçlarımızı da biyolojik saatimize uygun olarak almadığımızda ilaçtan beklenen yanıtı alamadığınız gibi ilacın etkisinde jet-lag benzeri bir karmaşa da ortaya çıkabilir. Kısacası, tıp ve eczacılık dünyası biyolojik saatimize uygun ilaç kullanımı konusunda çalışmaları yoğunlaştırmaya başladılar.
Peptik ülser tedavisinde kullanılan ilaçların akşam alınmasının daha uygun olacağı artık kabul edilmektedir. Çünkü, mide asit salgısı gece yarısına doğru artmaktadır. Ülser hastalarının sabahları mide ağrısıyla kalkmaları bu yüzdendir. O nedenle, asit salgısını önleyen ilaç akşamları alınmalıdır.
Epilepsi nöbetlerinin sabaha karşı daha çok görülmesi nedeniyle antiepileptik ilaçların da akşam yatmadan önce alınması sabah nöbetlerinin önüne geçecektir.
Kolesterol sentezi akşamın ilerleyen saatlerinde olurken neden bilmem, kolesterol sentezini engelleyerek kolesterol düşürücü etki gösteren ilaçlar sabahları alınır. Oysa, akşam alınan ilaç sabaha kadar kolesterol düzeyinin artmasına olanak vermeden kolesterol düzeyinin düşük kalmasını sağlayacaktır.
Astım krizlerinin sabaha karşı saat 04:00-05:00 saatlerinde, gün içine göre 70 kat daha fazla görüldüğü ortaya konmuştur. Çünkü, alerjiden sorumlu histamin salıverilmesi bu saatlerde en yüksek düzeydeyken bağışıklık sistemiyle ilgili immünglobulinler ve kortizol en düşük düzeydedir. Bu durumda, astım ilaçlarından özellikle bronşları açarak solunumu rahatlatan ilaçları sabah erken saatlerde kullanmak akıllıca olacaktır.
Romatizma ve artrit tedavisinde kullanılan naproksen benzeri yangı ve ağrı giderici ilaçların ise akşam yatmadan 1-2 saat önce alınması önerilmektedir. Çünkü, artrit ve romatizma ağrıları sabaha karşı artmaktadır. Ancak, osteoartriti olanlarda ağrı daha çok akşamları arttığından bu hastalar ilaçlarını öğleden sonra almaları uygun olacaktır.
Yapılan çalışmalar, biyolojik saate uygun ilaç kullanımının tedavinin başarısını 2-3 kat artırdığını göstermektedir. Biyoteknolojik çalışmalar ise insanın biyolojik saatine uygun olarak ilaç salıveren ilaç taşıyıcı sistemleri üzerine yoğunlaşmaya başlamıştır. Gelecekte, bu taşıyıcı sistemlere eklenen ilaçlar, en çok etkili olması gereken saatlerde sistemden daha fazla ve hızlı salıverilerek etkisini gösterecek, kişi hangi saatte ilacını alacağını veya alması gerektiğini düşünmek zorunda kalmayacaktır.
İlaç almanızı gerektirecek herhangi bir sağlık sorunu yaşamamanız dileğiyle..
|