SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 2 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar OSMAN COŞKUN
 
 
 
Makale Tarihi :  1.09.2021
Yaşadığı Dini Allah’ın Dini Zannedenler Kaybedeceklerdir

Zan ve sanı yüce Kuran’ın olumsuz ve menfi anlamlar yüklediği iki temel kavramdır. Rabbimiz hem zandan hem de sanmaktan iman eden kullarını şiddetle sakındırmakta ve bu iki temel kavramı yaşam biçimleri hallerine getirmemelerini emretmektedir. Çünkü ne zan nede sanmak hak ve hakikatten gerçekten hiçbir şeyi bünyelerinde barındırmamaktadırlar. Allah’ın gönderdiği ve tamamı yüce Kuran’ın içerisinde olan İslam bizzat hakkın ve gerçeğin kendisidir. O bünyesinde zan ve sanıdan hiçbir şeye ev sahipliği yapmaz. Allah’ın bizleri sorumlu tuttuğu ve hesaba çekeceği ve imanımıza konu olan hususların tamamı yüce Kuran’ın içerisindedir. Diğer bir ifadeyle itikata konu olan hususların belirleyicisi sadece Allah’tır ve tamamı da Kuranın içerisinde mevcut olup tamamlanmıştır.

Hiçbir şahsın, liderin., cemaatin, mezhebin, siyasi ideolojilerin Kurandan destek almayan veya Kuranın onay vermediği düşünce ve Kanatları itikattın konusu olamaz. İtikata konu olan hususlar söz konusu olunca sanıya ve zanna kesinlikle yer yoktur. Gerek zan gerek ise sanı kesin bilgi ve delil olmadan bir konu hakkında bilgi vermek verilen bilginin mutlak doğru olduğuna önce kendisini sonrada karşısındakileri bu konunun doğru olduğuna inandırmaktır. Günlük hayatımız da zaman zaman eşya ve gidişat ile yaptığımız sıradan tahminleri bu konunun dışın da tutmak zorundayız.

Mesela önümüzdeki gelecek on yılın kalkınma plan ve projesini konuşur iken ihtimal ki, şu şu konular önemli hale gelecek bundan dolayı dijital altyapımızı kuvvetli hale getirmeliyiz, yeni yatırımlar için şu kadar bütçe ayırmalıyız gibi konular malumunuz bu yazının konusu değildir. Bu tür konularda alanında uzman olan kişi ve kuruluşlardan faydalanmamak eşyanın tabiatına aykırıdır. Hayatta kalmanın ve var olmanın şartlarından birisi de geçmişten ibret almak anı iyi değerlendirmek ve gelecek ile de ilgili planlar yapmaktan geçmektedir.

Zaman zaman meseleyi anlamamakta ısrar eden ve art niyetli oldukları açıkça belli olan bir takım insan ve insanlar yukarıda örneklerini verdiğimiz konuları dile getirerek aynı konuların din söz konusu olunca da yapılmasının bir sakıncasının olmadığını iddia etmektedirler. Oysa bu görüşleri temelden sakat ve delillerden yoksun bir iddiadır. Zira din yani İslam söz konusu ise Allah konuşur her kes susar. Allah yüce Kuran da kıyamete kadar söylenmesi gerekenleri söylemiş ve son elçisi ile de hayata uygulana bilirliğini bütün insanlığa göstermiştir.

Evet,

Din de zanna ve sanıya kesinlikle yer yoktur. Hiç kimse zanları ve sanıları ile Allah’ı   razı edemez. Yine hiç kimse zanlarının ve sanılarının sonucu ortaya çıkan ve insan aklının ürünü olan yönetim biçimleri ve hayat tarzlarıyla Allah’ı razı edemez. Cennete giden yolun kaldırım taşları yüce Allah tarafından hiçbir eksiklik bırakılmaksızın döşenmiştir. Hiçbir şeyhin, şıyhın, abinin, mezhebin, ideolojinin o yola koyacağı en ufak bir taşları bile yoktur. Aksini iddia etmek gönderilen son dinin Allah tarafından tamamlanmadığını yani eksik bırakıldığını iddia etmek olur ki; bu da dini tamamladığını ifaden eden Allah’a ve şu ayete iftira demektir. İftira edenler ise asla kurtuluşa eremezler: “ Allah’ın dini hakkında zan ve sanı da bulunmak: Dosdoğru dinden sapmaktır. Bugün kâfirler, sizin dininizden ümitlerini kesmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bu gün sizin dininizi kemale erdirip tamamladım ve sizin için din olarak İslam ‘dan razı oldum.” ( Maide- 3) Bu ayete göre Allah’ın gönderdiklerini ve belirlediklerini yetersiz, kifayetsiz, ayrıca eksik bulanlar bundan sonra zanlarını ve sanılarını konuşturarak hem kendi he laklarını hem de kendi dışındaki insanların hüsranlarını artırmaktadırlar. Din özelliklede İslam söz konusu ise hiç kimsenin bu din hakkında yapıp dile getirdikleri zanları ve sanıları iman ilkelerini yüce Kuranın oluşturduğu bir inanmışı bağlamaz ve ilgilendirmez. Hiç kimse heva ve hevesinin ürünleri olan bir görüşünü din olarak bir başkasına anlatamaz ve anlatmamalıdır.

Günümüz insanı en çok da Allah, onun gönderdiği yüce Kurana, elçilerine, cennet, cehennem, melekler, din günü, şefaat! Ve benzeri konularda zanda ve sanıda bulunmaktadırlar. Onlar bu konuda Allah’ın söylemediklerini söyleyerek Allah hakkında zanda bulunmaktadırlar.

Mesela melekleri dişiller addedip Allah’ın kızları olarak nitelendirdiler. “İşte bunlar Rabbinin sana vah yettiği hikmet dolu emirlerinden sadece bazılarıdır. Sakın Allah ile birlikte başka bir ilah edinme! Aksi halde kınanmış ve kovulmuş halde cehenneme atılırsın. “ Rabbiniz, sizin için oğulları seçti de meleklerden kendisine kızlar edindi” öylemi?  Siz gerçekten bu sözlerinizle Allah’a büyük bir iftirada bulunuyorsunuz.” ( İsra-39-40)

Allah’a ait olan ve kuranda çerçevesi çizilen bir sıfatı veya özelliği Allah’tan alıp bir başkasına vermek nasıl şirk ve küfür ise yaratılmışlara ait olan bir özelliği de Allah’a vermek şirk ve küfürdür.

Mesela Allah hiç kimsenin akrabası değildir. Yine o hiç kimsenin babası olmayıp onun ne oğlu ne de kızları yoktur. Zira İsa ve Üzeyir( as.) Allah’ın oğullarıdır diyenlerin bu sözlerinden dolayı kâfirlerden olduklarını kuran bize haber vermektedir. Bizler bu konuda Allah resulü Hz. Muhammed as. Hakkında günümüzde yazılıp söylenenlerin daha öncekileri aratmayacak boyutlara ulaştığına ne yazık ki, şahit olmaktayız. Bunları görmek için uydurulan gecelerde elçi adına yazılan söylenen ve okunan mevlit ve  tv  programlarına bakmanız yeterli olacaktır.

Şunu kesinlikle bilip inanmalıyız ki: Din de zan ve sanıların yeri ve değeri yoktur. Bundan dolayı Allah’ın kuranda olumsuz ve menfi anlamlar yüklediği bu kavramlar bunu yapan insanların da he lakına neden olmaktadır. Konu ile ilgili olan ayet meallerini paylaşmanın zamanı geldi:

“Kim rahmanın uyarı dolu mesajını Kuran’ı umursamaz ve ciddiye almaz bir tavrı benimser ve kabul eder ise;  Şeytan onun ayrılmaz bir yoldaşı ve arkadaşı olur. Şeytan onları doğru yoldan saptırır ama onlar kendilerini hala doğru yolda sanırlar. Nihayet o kişi arkadaşıyla huzurumuza çıktığın da: Keşke seninle aramız da doğu ile batı kadar uzak bir mesafe olsaydı. Sen ne kötü bir yoldaşmışsın diyecek Allah: bugün gerçeği anlamanızın size hiçbir faydası yok çünkü siz ikiniz de bu Kuran’a haksızlık ettiniz artık bu azabı birlikte çekeceksiniz.” ( Zuhruf- 36-37-38-39)

Mealini verdiğimiz ayetin birçok mesajı olmasına rağmen en belirgin olanı Kuran hakkında bir takım yanlış sanı ve kanaatlara sahip olup Mesela kuranın hükümlerini günümüz şartların da uygulana bilir bulmamak kuranın hayat için koyduğu emir ve yasakları hafife alıp önemsiz ve değersiz görüp an itibariyle uygulamamak ve uygulanmasına mani olmak. Kuranın emir ve yasaklarının uygulanmaması için var gücü ile çalışan beşeri ve insan aklının ürünü olan sapık ve sapkın ideoloji ve yönetim biçimlerinin işletilmesine yardımcı olmak veya bizzat işletmesini yapmak. İşin aslına bakar iseniz bu tür insan veya insan grupları kendilerinin zaman zaman iyi işler yaptıklarıyla da övünmekteler ve bu konudaki zan ve sanılarının kendilerini kurtaracağını zannetmekteler ancak kuranın ifadesiyle kaybedenlerden olacakları muhakkaktır.

İnsan yaratılışı gereği hak ve hakikate daha yakındır ve fıtratıyla oynanmadığı sürece bunları da kabul etmekte zorlanmaz. Ancak fıtratı bozulan insan şeytan ve dostlarının da araya girip onları teşvik etmesiyle sanı ve zanlarıyla hareket etmekte. Bununla da hızını alamayarak kendisini yoktan var eden aynı zaman da görüp gözeten rabbi hakkında da sınır tanımaksızın aşırılıklarına devam etmekte. Geçici olan dünyaya dört elle sarılıp hiç ölmeyecekmiş gibi planlar yapan insan bakın ahiret söz konusu olunca nasıl zanda bulunmaktadır:

“Kibir ve gururla kendisine yazık etmiş olan bu adam bahçesine girerek “ Bu bahçenin dünyalıklarımın kuruyup yok olacaklarını sanmıyorum.” Aslında ben kıyametin kopacağını da zannetmiyorum ama şayet böyle bir şey olurda Rabbime döndürülecek olursam bundan daha iyisini bulacağımdan eminim dedi.” (Kehf- 35-36) Nefsinin kendisine galip geldiği zavallı insan bu tür sanı ve zanlarının sonucunda rabbini inkâr ederek cehennemi boylamaktadır.

Günümüz insanı veya insanları bir dine inanıp yaşamlarına devam etmektedirler. Hatta hiçbir şeye inanmadığını söyleyen zavallılar bile hiçbir şeye inanmamayı dinleri haline getirmişlerdir. Enteresan olan bu insanlık ailesi içerisinde sayıları iki milyar ile ifade edilen halkı Müslüman coğrafyadaki büyük çoğunluk da bir dine inanıyor ancak ne yazık ki inandığı bu dinin İslam olduğunu zannediyor. Bu hususu yaklaşık otuz küsür sene önce“ Ey bir buçuk milyar Müslüman yaşadığın din İslam değildir diyerek İhsan Süreyya hoca dile getirmişti” Oysa yaşadıkları hayat başka dinleri ise bambaşka. Belirli ritüeller dışında namaz, oruç, özellikle haftada bir gidip kıldıkları Cuma namazının dışın da Kurandaki İslam’dan eser yok.

İslam bu tür toplumların ne siyasetinde, ne hukukunda nede diğer hiçbir hayat tarzlarına müdahil değil; Adam öldürenlere bu tür toplumlarda at hırsızına verilen cezalar verilmekte ve toplum bu yüzden infiale sürüklenmektedir. Mesela bu tür toplumlarda Allah’ın şu ayeti ve benzer ayetleri batı ve batılın standartlarına aykırı olduğu için uygulamadan kaldırılmıştır.

“Ey iman edenler! Cinayetlerde adi ceza olan kısas size farz kılındı. Hür olana karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas olunur. Her kim bir şekilde kardeşi tarafından bağışlanmışsa, artık bu, makbul bir biçimde uygulanmalı ve bağışlayana güzellikle tazminat ödenmeli. Bu rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra kim aşırı gider ise ona elem verici bir azap vardır. Ey Akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki bu ayetin veya ayetlerin gereğini yaparsınız.” ( Bakara178-179)

Evet, gereği yerine getirilmeyen her ayetten mutlaka hesaba çekileceğiz. Allah’ın hayat var dediği nizamı ve uygulamasını terk eden bu tür toplumlar ne yazık ki sanı ve zanlarının ürünü olan ve tamamen Allah ve inananlara savaş açıp onlarla mücadele eden sapık ve sapkın ideolojileri hayat tarzları haline getirmişlerdir. Dinleri başka hayat tarzları başka olan bu topluluklar sanılarınca veya zanlarınca Allah’ı razı ettiklerine inanmaktadırlar ama nafile. Allah bu tür toplumların yaptıkları ve kendilerince iyi ve güzel olduklarına inandıkları hiçbir şeyi kabul etmeyecek ve bunlar için teraziler kurmayacaktır. Sanı  ve zanlarımıza uyarak Allah’ı razı edemeyiz. Onu razı etmenin yolu onun gönderdiği kitaptan ve elçisinin Kurana uygun ve kuran destekli aynı zamanda hayatına uyguladığı sünnetinden geçmektedir. Başka bir yazıda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

 

First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Din, kültür, medeniyet sapkınları boş durm ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Dinde Peygamberin Örnekliği ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Bilim ve Din Çatışır Mı? ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Taklit ve Atalar Kültür ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Gazze Halkına Gazel Okuyan Müslüman Coğraf ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Sözün Bittiği Yer Gazze ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Davet Yolunda Dikkat Edilecek Hususlar ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Ramazan ve takva etkisi ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 Zulümden yorgun düşen bizler! ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.