SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 55 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar Haydar ÖZTÜRK
 
 
 
Makale Tarihi :  1.09.2023
Dini Anlama Klavuzu (1)

Din, insanı hayatın gerçekleriyle yüzleştirir ve bunun gereği olarak da ona hayatında olmaması gerekenleri kaldırıp atma cesareti verir. Allah’ın insana verdiği bu hakkın kullanılması onu “özgürleştirir.” Değişen dünya ve içinde bulunduğumuz teknoloji çağı yeni problemleri de beraberinde getirmekte, bu problemler, diğer alanlarda olduğu gibi dinî alanda da kendini göstermektedir. Kur’an,  din ile ilgili kafası karışan, cevap arayan, sorular soran insanlara “akılcı” çözümler sunmayı hedeflemektedir. Kur’an, sorgulayan ve inanç için kapı aralayan bireylerin üzerinde durduğu konulara dinin doğasından hareketle cevaplar vermektedir.

Değer yoksunluğunun, hiçliğin ve kendini boşlukta hissetmenin, çağın uçurumu olduğunu unutmamak gerekir. “Allah sizi, uçurumun kenarında buldu da kurtardı.”(Al-i İmran/103) ayeti, insanın içine düşebileceği hiçlik ve değersizlik uçurumu konusunda ciddi uyarıdır. Anlamsızlık yahut kriz, Kur’an’da uçurum metaforu ile karşımıza çıkmaktadır. Anlamsızlık krizinden insanın anlam arayışına bir cevap olan Kur’an ile çıkabiliriz.

Kur’an, Allah’tan gelen bir vahiy olarak eksiksiz ve kusursuzdur. Din adına gerekli olan ve insanın sorumluluk alanına giren her türlü bilgi ve detay Kur’an’da yer alır. Din adına Kur’an dışında bir şey aramak beyhude bir gayrettir.

Din Kur’an’dan öğrenilmediği takdirde insanlar kolayca kandırılabilir, din diye pek çok şey sorumluluk olarak sırtlarına yüklenebilir, pek çok şeye inanmaları istenebilir, pek çok şey haram diye karşılarına çıkartılabilir ve din adına pek çok ibadete(!) zorlanabilirler. Bu maddeleri çoğaltabiliriz.

1.Din Kemale Erdirildi

“…Bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’a razı oldum…” (Maide 5/3)

Allah dininizi kemale erdirip üzerinizdeki nimetimi tamamladım demişse; bu dini kemale erdirmek için Hz. Peygamber adına sözler uydurmak, mezhepler dini kolaylaştırıyor/tamamlıyor, tarikatlar/cemaatler Müslümanlara yol gösteriyor demek Allah’a iftiradır.

Hz. Peygamber adına uydurulan sözler Müslümanların inançlarını bozmuş, ayrılığa düşürmüş egemenlerin sultasının devamına sebep olmuştur.

Mezhepler dini kolaylaştırıyor demek Allah zor bir din göndermiş demektir. Mezhepler dini tamamlıyor demek Allah eksik din göndermiş demektir.

Tarikatlar/cemaatler Müslümanlara yol gösteriyor demek Kur’ân bir hidayet kitabı değil demektir.

2.Hz. Peygamber Gaybı Bilmez

De ki “Allah dilemedikçe ben kendim için ne fayda ne de zarar verebilirim. Eğer gaybı bilseydim kesinlikle yararıma olan şeyleri arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk için, sadece uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” (A’raf 7/188)

De ki “Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, yalnızca bana vahyedilene uyarım.” De ki “Kör ile gören bir olur mu? Düşünmez misiniz?” (En’am 6/50)

“Gaybın anahtarları Allah’ın katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde ne varsa hepsini bilir. Düşen hiçbir yaprak ve yerin karanlıklarında hiçbir dane yoktur ki, Allah onu bilmesin. Yaş ve kuru ne varsa hepsi Kitab-ı Mübîn’dedir.” (En’am 6/59).

Ayetin genel üslubundan anlaşılıyor ki, gayb, kapıları kilitli bir hazine gibidir. Bu hazinenin anahtarları da yalnızca Allah’ın elindedir. Nitekim şu ayet hüküm olarak gaybı ve geleceği sadece Allahın bildiğini haber verir: “De ki: Göklerde ve yerde Allah’dan başkası gaybı bilmez.” (Neml 27/65)

Ben size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu söylemiyorum ve hor gördüğünüz kimseler için, ‘Allah kesin olarak bir hayır vermez de demiyorum.’ Allah içlerinde olanı daha iyi bilir. Yoksa zalimlerden olurum.” (Hud 11/31)

Allah Hz. Peygambere “Eğer gaybı bilseydim kesinlikle yararıma olan şeyleri arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı…” demesini buyururken hadislerde kıyamet alametleri, kendisinden sonraki olayları bir bir haber verdirmeleri[1] ayete ters düşmüyor mu? 3/179, 5/59, 10/20 ve 27/65 ayetlerinde gaybı sadece Allah’ın bildiği bildirilirken bu iftiraları Hz. Peygambere atanların zihin dünyası ve Müslümanlığı tartışılmalı değil mi?

Ayetler açıkça gösteriyor ki Hz. Peygamber gaybı bilmemektedir. O halde Hz. Peygambere izafe edilen gaybe dair haberlerin hepsi Kur’an’a terstir. Hz. Peygamber ise Kur’an’a ters bir şey söylemez. Hz. Peygamberin gaybı bilebileceğine dair Kur’an’dan bir ayet getirmeden onun gaybı bilebileceğine bir takım akli deliler getirmektedirler.

3.Hz. Peygamber Hüküm Koyamaz

Allah’ın o fethedilen şehir halkından resulüne (ganimet olarak) verdiği Allah’a, resule, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki servet sizden zengin olanlar arasında dönüp dolaşan bir şey olmasın. Resul size ne verirse artık onu alın, size neyi yasak ettiyse artık ondan kaçının ve Allah’a karşı takvalı olun. Allah, cezası şiddetli olandır. (Haşr 59/7)

O, hevadan konuşmuyor; o (: Kur’ân), sadece vahyolunan bir vahiydir. (Necm 53/3-4)

Bu iki ayetle Hz. Peygamberin sözlerinin  (hadis) Kur’an’dan sonra dinde delil olduğu iddia edilmektedir.

Necm suresindeki ayeti delil getirerek Hz. Peygamberin sözlerinin (hadis) olduğuna yorumlamaktadır. Oysa ayetin bağlamına baktığımızda Hz. Peygamberin kendine gönderilen vahiyleri duyurduğu zaman “müşriklerin sen peygamber değilsin vahiy diye söylediklerinde vahiy değil” demelerine karşılık gönderildiği anlaşılmaktadır. Fakat ideolojik hadisçiler bu ayeti Hz. Peygamberin Kur’an dışındaki sözlerinin de hadis olduğunu iddia etmektedirler. Bu iddia ile kendileriyle çelişmektedirler. İddialarına göre eğer Hz. Peygamberin Kur’an dışı sözleri vahiy (ayet) ise hadisçilerin bu sözlerin bir kısmına sahih, bir kısmına uydurma, bir kısmına zayıf demeleri bir çelişkidir. Çünkü bu durumda hiç kimsenin bu sözleri kısımlara ayırıp eleyerek –Buhari’nin 600 bin hadisten 2 bin tanesini alıp- diğerlerini kitabına almama hakkı yoktur. Çünkü onlara göre bu sözler vahiy/ayettir.

“…Resul size ne verirse artık onu alın, size neyi yasak ettiyse artık ondan kaçının ve Allah’a karşı takvalı olun…” Haşr/7 ayetini de yine Hz. Peygamberin sözlerinin Kur’an’dan sonra kaynak olduğunu iddia etmektedirler. Eğer surenin 6. ayeti ve bu ayetteki bağlama bakılırsa ganimet mallarını Hz. Peygamberin taksim etmesine işaret edilmektedir. Kaldı ki Hz. Peygamber bu taksimi Kur’an’a göre yapmaktadır (8/1, 41; 9/58-59).

“Ey nebî! Eşlerinin rızasını kazanmak için, Allah’ın helal kıldıklarını niçin kendine haram kılıyorsun? Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir.” (Tahrim 66/1)

4.Allah’tan Başkasına Kulluk Yapılmaz

Allah’ın kendisine kitabı, hükmü ve nübüvveti verdikten sonra hiçbir beşerin, insanlara “Allah’ın peşi sıra bana da kulluk edin.” demesi düşünülemez. Ancak, “Öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitaba göre rabbaniler olun.” der. (Al-i İmran/79)

Deki: “Ey kendi aleyhlerine aşırı giden kullar! Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Allah kesinlikle, bütün günahları bağışlar. O Gafûr’dur, Rahîm’dir.” (Zümer/53)

De ki: “Ey inanan kullar! Rabbinize karşı takvalı olun. Bu dünyada iyilik yapanlar için iyilik vardır. Allah’ın arzı geniştir. Ancak sabredenlere mükâfatları hesapsızca ödenir.” (Zümer/10)

Zümer/10 ve 53 ayetini bazı mealler Hz. Peygambere “Ey kullarım” demesi şeklinde çevirmişlerdir.[2] Bu ayeti delil gösterip Peygambere kulluk edilmeden Allah’a kulluk edilmez diyenler var.[3]

Kur’an kendisinde çelişki olmayan bir kitaptır. “Kullarım” şeklindeki çeviriler Al-i İmran/79. ayetiyle çelişmektedir.

“Kullarım” şeklindeki çeviri aşağıdaki ayetlerle de çelişmektedir:

“Allah kendisine ortak koşulmasını kesinlikle bağışlamaz. Bunun dışında dilediğini bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur.”(Nisa/48)[4]

“Ey iman eden kullarım! Arzım geniştir, yalnızca bana kulluk edin.” (Ankebut/56)

5.Berzah Alemi Diye Bir Alem Yoktur

Berzah, sözlükte “iki şey arasındaki engel/sınır” anlamına gelmektedir.

Berzah kelimesi Kur’an’da üç yerde geçer. Berzah kelimesinin Kur’an’daki kullanımlarından iki tanesi “tatlı ve tuzlu denizler arasındaki engel” anlamındadır.

“İki denizi birbirine salıp katan O’dur. Bu tatlı susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında bir berzah (:engel) ve aşılmayan bir sınır koymuştur.” (Furkan 25/53)

“Salıverdi iki denizi kavuşmak üzere birbirine; ancak aralarında bir berzah (:engel) vardır; karışmazlar birbirine.” (Rahman 55/19-20)

Sonunda, onlardan birine ölüm geldiğinde: Rabbim, beni (dünyaya) geri gönder ki, terk ettiğim salih amellerde bulunayım.” der. Hayır. O sadece onun söylediği bir sözdür. Önlerinde, diriltilecekleri güne kadar bir berzah (:engel) vardır.” (Mu’minun 23/99-100)

Ayetlerden de anlaşılacağı üzere, bu ayetlerdeki berzah kelimeleri, iki denizin birbirine karışmalarına mani olan “engel” üçüncü ayette de berzah ölümden sonra diriliş zamanına kadar hiçbir hayatın olmadığını anlatmak üzere engel anlamında kullanılmıştır.

6.Hz. İsa Tekrar Dünyaya Gönderilmeyecek

Soyu itibarıyla Yahudi olan Hz. İsa, İsrail oğullarına gönderilmiş bir peygamberdir. Bakire Meryem’den Allah’ın kudretiyle babasız doğduğunu hazmedemeyen o günkü Yahudi toplumu, gerek onun şahsına ve gerekse anasına iftira atmaktan geri durmamışlardır. Hatta Hz. İsa’ya suikast hazırlamışlardır. Kur’an bütün bu ithamlara karşı her ikisini de savunur ve Hz. Meryem’in dürüst ve namus timsali bir kadın olduğunu söyler.

Kur’an diğer peygamberlerde olduğu gibi Hz. İsa’nın da peygamberliğini pekiştirmesi için zaman zaman Allah’ın izniyle mucizeler gösterdiğinden söz eder. Örneğin beşikte konuşması, körlerin gözünü açması, ölüleri diriltmesi ve çamurdan bir kuşa can vermesi gibi.

Kur’an, Hz. İsa’nın insanüstü bir varlık olmadığı üzerinde durur. Onun her insan gibi yemek yediğini anlatarak beşerin bütün zaaflarını taşıdığını açıkça gösterir ve Hz. İsa’ya tanrılık veya tanrının oğlu gibi sıfatların onun vefatından sonra yakıştırıldığını söyler.

Kur’an, Hz. İsa’nın idam edilerek ölmediğini kesinlikle ifade etmektedir:

Ve “Biz, Allah’ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük.” demeleri nedeniyledir. Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Onlar öyle sandılar. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir kuşku içindedirler. Onların zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesinlikle öldürmediler. (Nisa/157)

O halde İsa’nın haç üzerinde ölmediği muhakkaktır. Fakat bu onun tabii bir surette ölmemiş olduğunu ifade etmez. Çünkü Kur’an, Hz. İsa’nın vefat ettiğini açıklamaktadır:

Ben onlara: “Benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.” diye bana emrettiğinden başka bir şey söylemedim. Aralarında bulunduğum sürece onlara şahittim. Beni vefat ettirdiğin zaman da onları sen gözetliyordun. Sen, her şeye şahitsin. (Maide/117)

Hz. İsa’ya benzeyen birinin asılması sırasında onun gökyüzüne uçtuğunu iddia etmek doğru olamaz. Hz. İsa’nın hâlâ yaşadığına dair beslenen inancın Hıristiyanlıktan gelme olduğunda şüphe yoktur. Çünkü Hıristiyanlar, İsa’nın tekrar döneceğine inanırlar. Kuran’da buna dair bir şey yoktur. Kıyamet alametleri içerisinde İsa’nın ineceğine dair rivayet edilen hadisler ise haber-i vahit (bir kişinin haberi) olduğundan kesin bilgi ifade etmez. Kaldı ki bu hadislere itibar edenler de tevil yolunu seçmişlerdir. Kur’an’da Hz. İsa’nın yükseltilmesinden bahsedilir: “Belki Allah onu kendisine yükselti.” (Nisa/158). Fakat bu onun vefatından sonra vuku bulmuş mevki ve itibar yüksekliğidir. Yoksa bedenin gökyüzüne yükselmesi değildir.

Kısaca: Hz. İsa babasız olarak yaratılmıştır. Allah bununla kudretini göstermiştir. Yahudiler bir mesih bekledikleri halde Allah İsa’yı göndermesine rağmen kendi kabilelerinden gelmediği için inanmamışlardır. Hz. İsa çarmıha asılarak öldürülmemiştir. Hz. İsa’nın tekrar geleceğine dair inanç Hristiyanlıktan geçmektedir.

Özetle: Allah   “Dininizi kemale erdirdim.” (Maide 5/3) ayetine göre Kur’an dışında dine bir ilave veya eksiltme yapılamaz. Hz. Peygamber gaybı bilmez, Allah’tan başkasına kulluk yapılmaz, Hz. Peygamber haram-helal koyamaz, berzah alemi diye bir alem yoktur ve Hz. İsa tekrar dünyaya gönderilmeyecektir. Eğer insanlar bu konularda Kur’an’ı esas almazsa;  İsa veya mehdi gelecek dünyayı huzura kavuşturacak gibi ütopyalar ile insanları tembelce bir bekleyişe teslim edilirler, Hz. Peygamber şu haramları koydu şeyhimizde şunları haram etti diyerek kendilerinin yollarını açanların tuzağına düşürülürler, Allah istediklerine gaybı bildirir bizim hocamız/üstadımız/ şeyhimiz gaybı biliyor diye şirke inanmaya davet edilirler, Hz. Peygambere kul olmadan ve ya şeyhe kul olunmadan Allah kulluklarımızı kabul etmez diye aracılara çağırılırlar, berzah alemi var kabir hayatı var kabir azabı var bizim tarikata girersen bunlardan kolayca kurtulursun gibi din tacirlerinin tuzağına düşürülürler. Uydurulan dinin panzehiri Kur’an’dır.


[1] Hilafetin 30 yıl süreceği, Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi vb.

[2] Ali Bulaç, Abdulbaki Gölpınarlı, Abdullah-Ahmet Akgül, Ahmet Tekin, Cemal Külünkoğlu, Diyanet İşleri Eski, İlyas Yorulmaz, Kadri Çelik, Mustafa Çavdar, Osman Fırat, Şaban Piriş. Bu dipnot sadece Zümer/10 içindir.

[3] Ömer İnaçer ve diğerleri

[4] Bakınız: Nisa/116

First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Aile âh aile (Mehir Vakfı) ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Bakara 248. ayette geçen tabut kelimesine ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Bilgiye Tapmak ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Gelenek Kutsal Değildir ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Vahyi Koruyanı Vahyin Sahibi Korur ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Islahatçı Fesadçılar! ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 İman İnsanlığın Garantisidir ! ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Eş Seçiminde Anne-Babaya Hürmetin Önemi ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 Neyi Niçin İsteriz? ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Açlık, küresel bir insanlık sorunudur..! ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.