Soru 1: “Kadınların şerrinden Allah’a sığınırım.” şeklindeki bir dua, kadınları rencide etmiyor mu? Bu husus Tevbe Suresinin 71. ayetine aykırı değil mi?
Cevap: Kadınlar sözünü niteleyici bir kelime ilave etmeden mutlak anlamda almak elbette doğru değildir. Allah’a sığınma Kur’an’ın son iki suresinde bir bütün olarak dile getirilmektedir. Burada tüm yaratılmışlar kastedildiği zaman, insan için zarar verecek duruma gelenlerin kastedilmiş olduğunu anlamak gerekir. Çünkü eşyada aslolan mübahlıktır. Ancak insana yerine göre hayat veren su, insanı boğarak ölümüne de sebep olmaktadır. Onu donmaktan koruyan ateş, yerine göre onu yakıp yok edebilmektedir. Bunun için “Zararlı olacağı zaman mahlukatın şerrinden Allaha sığınırım demektir.” surenin devamında “haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden ve düğümlere üfüren büyücülerin şerrinden, insanlara vesvese veren insan ve cinlerden oluşan hannasın şerrinden” Allah’a sığınmamız istenmektedir. Bahsetmiş olduğunuz ayette ise, zikredilen kadın ve erkekler birbirlerinin dostu, velisi olarak takdim edilmektedir: “Mümin erkekler ve mümin kadınlar, birbirlerinin velileridirler. Marufu emreder, münkerden nehyederler. Namaz kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte Allah, bunlara rahmet edecektir. Muhakkak ki Allah; Aziz’dir, Hâkim’dir.” (Tevbe 9/71)
Bizler dostlarımızdan sadece hayır bekleriz. Ancak tüm kadınlar tüm erkekler dostumuz değildir. Elleriyle, dilleriyle ve cinselliklerini kullanarak diğer insanlara zarar verecek olan tüm erkek ve kadınların şerrinden hem erkekler hem de kadınlar Allah’a sığınılabilir, böyle dua edebilirler. Çünkü kendisine sığınılacak olan sadece Allah Teâla’dır. Yaşanılan hayatta bu tiplerin sayısız örneklerini de görüyoruz. Nice cinayetlerin işlenmesine, nice yuvaların yıkılıp gitmesine sebep olmaktadırlar. Bu nedenle, “İnsan için şer odağı olan tüm yaratılmışların şerrinden Allah’a sığınıyoruz.” demek yanlış bir dua değildir. Bu işin cinsiyeti yoktur. Kadın erkek için şer olabileceği gibi, erkek de kadın için şer olabilmektedir. Bizler tüm şerlilerin şerrinden Allah’a sığınmalıyız. Kısaca Rabbimizle aramıza giren her fitnenin şerrinden Allah’a sığınmamız gerekir.
Soru2: Gece yatarken Felak, Naas, İhlâs, Fatiha ve Ayetel Kürsü’yü okumanın İslam’da yeri var mıdır?
Cevap: Bu surelerin ve ayetlerin yatarken okunacağına dair bir ayet yoktur. Ancak bu sure ve ayetlerin bizlere vermiş olduğu bir mesaj vardır. Bu mesaj biraz da bir önceki sorunuza verdiğimiz cevapla ilgilidir. Bu surelerde anlatılan şey özetle inanmış olduğumuz Allah’ın sıfatları, gücü, nelere kadir olduğu, onun herkesin imdadına yetişecek kadar yüce ve büyük olduğu, her şeyi bildiği ve gördüğü, onun için imkânsız diye bir şeyin olmadığı, uyku ve uyuklama tutmayıp her an yaratıklarını görüp gözettiği, sadece ona kulluk edip sadece ondan yardım istenmesi gerektiği, sadece ona sığınılacağı gibi bilgileri bize sunmaktadır. Bu ayetleri okuyan ve mesajını anlayan kimse şu kanata varacaktır: “Karada ve denizde yerde ve gökte, dünyada ve ahirette, dostumun ve düşmanımın yanında, gecede ve gündüzde, kalabalıkların içinde veya ıssız çöllerde, uykumda ve uyanıklık hâlimde ben ne hâlde olursam olayım benim Rabbim beni görüyor ve ne hâlde olduğumu biliyor. Bana bir kötülük yapmak isteyenden koruması için öncelikle ona sığınıp ondan yardım istemem gerekiyor. O beni korumasına alırsa kimse bana zarar veremez. O zarar vermek isterse bu defada beni kimse koruyamaz. Kanaatine varacak ve ona göre uykusunda ve uyanıklığında sadece ona yönelecek ve ondan yardım isteyecektir.
İşte bu ayetlerin ve diğer Kur’an ayetlerinin bize vermeye çalıştığı mesaj budur. Bunu böyle algılamayan ve anlamayan için, okuyup üflemenin bir anlamı olmayacaktır. Kişi her hâlukârda kendisini emniyette hissetmeyecektir. Çünkü Allah her zaman herkes için her şeye kadirdir. Ancak biz onun kadirliğini bilmedikten sonra bu sureleri anlamadan salt okuyuş, insana bu emniyeti vermeyecektir. Fakat Müslümanlar hâlâ Kur’an’ın kâğıdını ve lafzını muska olarak görmeye ve onun fiziki varlığının kendisini koruyacağına inanmaktadır. Bu anlayışın sonucu olarak bu vasfı Kur’an’dan başka Risale ve Cevşen diye anılan kitaplara da verdiklerini ve aynı koruyuculuğu onlardan da beklediklerini görüyoruz. Bunları boynuna asanları, evinde bulunduranları koruyacağına inanıyorlar. İnsanoğlu böylece Allah’tan gayriye ilahlık vasfı vererek yanlış bir yola yöneliyorlar. Hâlbuki Rabbimiz Tevbe suresinin son ayetlerinde elçisine şöyle buyuruyor: “…Eğer yüz çevirirlerse de ki: Allah, bana yeter. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Ben ona tevekkül ettim ve o yüce arşın Rabbidir.” (Tevbe 9/129)
Elbette Allah ile güven bulmayanların güvendikleri dağlara kar yağacak, elleri boşa çıkacaktır.
|