SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 3 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar Hüseyin BÜLBÜL
 
 
 
Makale Tarihi :  1.03.2024
Müslüman demokrasiye razı olur mu sahip çıkar mı?

Müslüman demokrasiye razı olur mu sahip çıkar mı?
SORU: 1994’lü yılarda bir Oteldeki iftar programında bu cemaatin önderlerinden birisi söyle diyordu: Demokrasiden geri dönüşün olmayacağını, kendisinin ve kendisine inananların demokrasiden yana olduklarını, demokrasinin öşrüne /onda birine bile razı olacaklarını, hatta şeriat düzeni istemekle suçlanan dindar insanların onda birlik bir demokrasiye bile razı olduklarını, ancak bunu bile kendilerine yani dindar insanlara layık görmediklerinden yakınıyordu. Gerçekten Müslümanlar demokrasiye sahip çıkmalı mı? Demokrasi denilen şey İslam için uygun mudur?

CEVAP: Müslümanların ilk yapması gereken şey kavramları doğru tanımak ve doğru tanımlamaktır. Herkes kendisine göre bir tanım yaparak yaptığı işe meşruiyet kazandırmaya çalışınca, şapla şeker birbirine karıştırılmaktadır. Hâlbuki her kavramın doğduğu bir ortam, ait olduğu bir dünya görüşü vardır. Bir kavramın içi doğduğu ortamda doldurulur ve efradını cami ağyarına mani olacak şekilde de tanımı yapılır. Artık bu kavram dünyanın her yerinde bu özelliği ile tanınır ve bilinir. Müslümanların kavramları doğru anlaması hayata doğru noktadan bakması için en elzem olan bir konudur. Bu nedenle İktibas Çizgisi dergisi olarak kavramlar bölümünde Demokrasi, Laiklik, İslam ve Cumhuriyet gibi kavramları en başta bilinmesi gereken kavramlar olarak yazıp
okuyucumuzun dikkatine sunmaya çalıştık. Bu kavramların dikkatle okunup anlaşılmasının hayati bir önemi vardır. Unutmayalım ki, yaşadığımız dünyada teneffüs ettiğimiz hava bu kavramların penceresinden geçirilerek ciğerlerimize ulaşıyor.

Her kavram gibi Demokrasi kavramı da doğduğu ortamda içi doldurulmuş tanımı yapılmış bir kavramdır. Aslı Yunanca olan DEMOS=Halk, KRATOS=Yönetim kelimelerinin birleştirilerek DEMOKRATES= demokrasi biçiminde ifade edilmiştir. Anlamı Halk yönetimi demektir. Diğer bir ifadeyle HALK EGEMENLİĞİ yani egemenlik hakkı halka ait olan bir yönetim biçimidir. Demokrasi kavramının alâmetifarikası Hâkimiyetin kayıtsız ve şartsız halka ait olmasıdır. Bunun yanında iktidarın paylaşılması, ekonomik dengenin sağlanması, iktidar kapılarının herkese açık olması, bilginin serbestçe dolaşımı. Sistemin vatandaşların arzularına cevap verecek kapasitede olması ve benzeri özellikler sıralanabilir. Ancak şunun bilinmesi gerekir ki, bu sayılanlardan bazısı olmadan da sistem işler ve rejim demokrasi olarak kabul edilir. Ancak hâkimiyet halka dayanmıyorsa, orada demokrasiden söz edilemez. Bu nedenle demokrasinin ilk ve en başat şartı hâkimiyetin halka ait olmasıdır.

Aynı şey Laiklik için de söz konusudur. Laiklik terimi Yunancada LAOS (halk) kelimesinden türetilen LAİKOS ve Latincedeki LAİCUS kelimesinden türetilmiştir. Anlamı; Din adamı olmayan bir şahsı, ruhani bir sıfatı bulunmayan kişi ve kurumları tanımlamak için kullanılmaktadır. Aydınlanma döneminde sonuna bir İZİM eki takarak LAİSİZİM (laiklik), Dinin toplum hayatından uzaklaştırılmasına isim olarak verilmiştir. Daha sonra buna bağlı olarak ta din ve vicdan özgürlüğünü devreye sokarak bir kimsenin istediği inanca veya inançsızlığa sahip olmasını ve kimsenin bundan dolayı kınanmaması gerektiğini de buna bağlayarak; “laiklik din ve vicdan özgürlüğünün teminatıdır” denilmiştir.

Şimdi bunu da kategorize edersek en önemli vasfı Din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılmasıdır. Bununla birlikte; din ve vicdan özgürlüğü, aklın egemenliği, ifade özgürlüğü, bütün farklı toplulukların eşit olarak bir arada yaşaması ve benzeri ilkelerdir. Bu sayılanlardan bir kaçının eksik olması laikliğe zarar vermezken, dinin hayata müdahalesi veya dinin devlete müdahalesi söz konusu olunca o sistem laik bir sistem olmaktan çıkar. Yani laikliğin en olmazsa olmaz şartı dinin devletten ayrılmasıdır. Devlet tamamen seküler bir anlayışla yasama yürütme ve yargı konularında aklın ilkelerinden yola çıkarak problemlerini çözüme kavuşturur. Böylece Laiklik ve demokrasi, meşruiyetini halktan alması ve insan aklına dayanması yönüyle aynı noktada buluşmaktadırlar.

Görüldüğü gibi laik ve demokratik bir hayat anlayışında Dinin hayata dair bir icraatta bulunmasının yolu kapatılmıştır. Daha açık bir ifadeyle Allah’ın insanlar üzerindeki ilahlığı reddedilmiştir. Sadece kişisel tercih alanında insanın istediği dini veya dinsizliği seçme hakkı verilmiştir. Devletin teminat altına almış olduğunu söylediği de budur. Bu düşüncenin kamusal alana inmesine asla müsaade edilmez. Toplumla devletin açmazı işte burada ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle laiklik ve demokrasinin tanıdığı din ve vicdan özgürlüğünün gerçek yüzü ortaya çıkmaktadır. İslam sadece vicdanlara hapsedilen bir yaşam tarzı değildir. Hayatın her anına hükmeden, insanı Allah’ın iradesine göre yönlendiren bir yaşam tarzı olması nedeniyle hayatı kimseyle paylaşmaya müsaade etmez. Allah’la birlikte bir başkasına itaat etmeyi şirk olarak kabul eder. Dünya ve ahiret hayatını düzenleyici olarak Allah’tan başka ilah tanımaz. Bu nedenle O, din ile devleti, dünya ile ahreti bir birinden ayırmaz. Laiklik ve demokraside dini hayat sahnesine indirmez. Dinî yaşamı fertlere tanınan
özgürlük alanına hapseder.

İslam böyle bir anlayışı başından reddederek dünyada ve Ahirette Allah’tan başka ilah olmadığını (2/255) sadece kendisine kulluk edip sadece kendisinden yardım isteneceğini (1/4),sizin dininiz size benim dinim de bana de (109/6) buyurarak İslam ile hiçbir sistemin ortak yönü bulunmadığını açık ve anlaşılır bir üslupla ortaya koyarak insanlığa ilan eder. Bundan sonra dileyen dilediğini tercih eder. Ancak işlerin sonu Allah’a varacağına göre, esas hesabın orada doğru çıkması önem arz etmektedir.

 

First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Din, kültür, medeniyet sapkınları boş durm ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Dinde Peygamberin Örnekliği ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Bilim ve Din Çatışır Mı? ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Taklit ve Atalar Kültür ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Gazze Halkına Gazel Okuyan Müslüman Coğraf ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Sözün Bittiği Yer Gazze ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Davet Yolunda Dikkat Edilecek Hususlar ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Ramazan ve takva etkisi ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 Zulümden yorgun düşen bizler! ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.