SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 5 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar Haydar ÖZTÜRK
 
 
 
Makale Tarihi :  01.07.2025
Kur’ân’ın Anlatım Tarzı (Üslup)

Kur’ân, dil ve o dilin kullanım üslûbu ile bütün olarak mu’ciz (aciz bırakıcı) bir kelamdır. Çünkü Kur’ân muhaliflerine Kur’ân’ın bir benzerini, bir suresinin benzerini ve bir ayetinin bir benzerini getirmeleri konusunda meydan okumuştur.[1]   Kur’ân metninin özellikleri içinde en belirgin olanları, hitabının avam ve havassa birlikte yönelik olması, muktezay-ı hâli gözetmesi, lafzın kısalığına rağmen manasının zenginliği, nazım ve beyân güzelliği, ayet ve sûreler arasındaki uygunluk ve ikna özelliği şeklinde sıralanabilir. Az ve öz sözcüklerle çok şeyi ifade etmek anlamına gelen cevâmiu’l-kelim özelliğine sahiptir. Kur’ân, kendi dilini anlayanlarla birlikte, anlamayanlara da hitap etmekte ve bu muhatapların içerisinde yer alan her tabaka yine kendi kapasitesine göre ondan istifade etmektedir. Kur’ân içerdiği lafızların, manayı tam olarak ifade edebilecek bir şekilde kullanır. Bu kullanımda, aslî veya tamamlayıcı herhangi bir unsur noksan olmadığı gibi, garip bir fazlalık da söz konusu değildir.

Kur’ân’ın üslûbu, hem akla, hem duygulara hitap etmektedir. Kur’ân’ı, önyargısız dikkatli bir şekilde okuyan ve dinleyen bir kimse, O’ndan etkilenir ve üslubunun mükemmelliğini bariz bir şekilde görür. Bu nedenle müşrikler, Kur’ân’ın yüksek sesle okunmasından rahatsız olmuşlar ve gürültü çıkararak etkilenmemeye çalışmışlardır (41/26).

Kur’ân’ın anlatım tarzı (üslup), içeriğinde taşıdığı ilahi mesajın etkileyici, öğretici ve evrensel olmasını sağlayan pek çok yönüyle dikkat çekicidir. Genel hatlarıyla Kur’ân’ın anlatım tarzı şu özelliklerle öne çıkar:

  1. EDEBİ ÜSLUP VE BELAĞAT

Edebi derinlik: Kur’ân, Arapça’nın en yüksek seviyede kullanıldığı, kelime ve anlam bakımından son derece güçlü bir dile sahiptir. Anlamı güçlendirmek için benzetmeler, metaforlar ve mecazlar sıkça kullanılır.

Kur’ân, içerdiği edebi derinlik açısından çokça incelenmiş ve sayısız örnekle zengin bir kaynak olarak kabul edilir. Ayetlerdeki dil ve ifade kullanımı, insanı düşündürmeye, etkilemeye ve derin anlam katmanlarına ulaşmaya yönlendirir. Kur’ân’ın bu edebi derinliği, hem kelime seçimleri hem de içerdiği mecaz, teşbih (benzetme), kinaye ve istiare gibi edebi sanatlarla güçlendirilmiştir.

Edebi derinlik bakımından öne çıkan bazı Kur’ân ayetleri:

  1. Teşbih (Benzetme)

Kur’ân, sık sık teşbih yoluyla soyut kavramları somutlaştırarak anlatır. Örneğin, Allah’ın nurunun benzetildiği şu ayet oldukça derindir:

“Allah göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun örneği, içinde kandil bulunan bir fânus gibidir. O kandil bir cam içindedir. Cam sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Mübarek bir zeytin ağacından yakılır ki o, ne doğuya ne de batıya aittir. Ona ateş değmese bile neredeyse yağı ışık verecek. Nur üstüne nur! Allah dilediğini nuruna yöneltir. Allah bu örnekleri insanlar için veriyor. Allah her şeyi bilendir.” (Nur 24:35)

Bu ayette, Allah’ın nurunun anlatılması oldukça güçlü bir benzetme ile yapılmıştır. Burada Allah’ın rehberliği, insanın hayatındaki aydınlanma süreciyle özdeşleştirilir ve bu derin benzetme, soyut bir kavramı somutlaştırarak daha anlaşılır kılar.

  1. Mecaz ve Kinaye

Kur’ân’da mecazi anlatımlar da dikkat çekicidir. Örneğin, insanın nefsine uymasının getirdiği zararı anlatan şu ayet, bir mecaz örneği olarak ele alınabilir:

“Kendisine ayetlerimizi verdiğimiz kimsenin haberini onlara anlat. O bundan sıyrılıp uzaklaşmış, şeytan onu peşine takmıştı. O da sonunda azgınlardan olmuştu. Eğer dileseydik onu ayetlerle yükseltirdik. Ama o, yere meyletti, hevasına uydu. Onun durumu, üstüne varsan da dilini sarkıtıp soluyan, kendi başına bıraksan da dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalanlayan topluluğun durumu böyledir. Kıssayı anlat, umulur ki düşünürler.” (A’raf 7:175-176)

Bu ayet, dünya heveslerine aşırı düşkünlüğü bir köpeğin sürekli dilini çıkarması metaforuyla açıklar. Bu güçlü bir edebi sanattır; insanın heveslerine uymasıyla ne hale gelebileceğini anlatan çarpıcı bir örnektir.

Bu durumda gerçek anlamda insanlık değerini ve ayrıcalığını da yitirdiği için aytette böyle bir insanın psikolojik durumu, sıcaktan veya başka herhangi bir sıkıntıdan dolayı dilini sarkıtıp devamlı soluyan, kovulsa da kendi haline bırakılsa da durumunu değiştirmeyen köpeğin haline benzetilmiştir. Bunca işaretlere ve kanıtlara rağmen o gibi insanlar da durum ve tutumlarını değiştirmemektedir.

  1. İstiare

Kur’ân’da bir şeyin, başka bir şey yerine kullanıldığı istiare sanatına örnek verebiliriz. Özellikle adalet ve zulüm karşılaştırması yapılan şu ayet oldukça derindir:

“Kim bir iyilikle gelirse ona iyiliğinin on misli vardır. Kim de bir kötülükle gelirse sadece onun aynısıyla karşılık bulacaktır. Onlara haksızlık yapılmaz.” (En’am 6:160)

Hasene, dinin ve aklıselimin iyi ve doğru kabul ettiği her türlü inanç, tutum ve davranışı, seyyie de bunların zıddını ifade eder. Bu ayette, iyilik ve kötülük soyut kavramlar olarak işlenmiş, ancak bu kavramlar arasında açık bir denge ve adalet ilişkisi kurulmuştur. İyiliğin katlanarak geri döneceği, kötülüğün ise yalnızca karşılık bulacağı anlatılır. Bu, soyut kavramların istiare yoluyla somutlaştırılmasıdır.

  1. Sanatsal Anlatım ve Kısa İfadelerde Derinlik

Kur’ân’ın üslubu, bazen kısa ve özlü ifadelerle çok derin anlamlar iletir. Örneğin: “Kim zerre ağırlığınca hayır işlerse onu görür. Kim de zerre ağırlığınca bir şer işlerse onu görür.” (Zilzal 99:7-8)

Bu ayetler kısa olmasına rağmen, Allah’ın adalet sistemini özetler. En küçük bir iyilik veya kötülüğün dahi karşılıksız kalmayacağını ifade ederek insanı düşünmeye sevk eder. İnsan için, Allah yaptığım şu şu şeylerin karşılığını verir mi sorularını kapatır. Ayrıca, burada kullanılan “zerre” ifadesi, insanın yaptıklarının sonuçlarını kavrama açısından çarpıcı bir etkiye sahiptir.

  1. Mübalağa (Abartma) Sanatı

Kur’ân’da mübalağa, bir şeyin önemini vurgulamak için kullanılır. Şu ayet, zulmün affedilmezliğini vurgulamak için mübalağaya başvurur:

“Bunun için İsrailoğullarına şöyle yazdık: “Kim bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur.” Elbette resullerimiz onlara açık deliller getirmişti de bundan sonra onlardan birçoğu yine de yeryüzünde aşırı gitmişlerdi.” (Maide 5:32)

Bu ayette bir kişiyi öldürmenin tüm insanlığı öldürmekle eş tutulması, adaletin ve insan hayatının değerinin ne kadar yüksek olduğunu göstermek için mübalağa sanatının kullanıldığını gösterir.

  1. Cinas ve Ses Uyumu

Kur’ân’ın bazı ayetlerinde ses uyumu ve cinas sanatı göze çarpar. Seslerin tekrarı ile anlam pekiştirilir ve ayetin ritmik yapısı korunur. Bu, sadece anlam olarak değil, estetik ve edebi açıdan da Kur’ân’a zenginlik katar.

Kur’ân’daki bu edebi sanatlar ve derinlikler, onun hem ilahi bir mesaj olarak anlaşılmasını kolaylaştırır hem de onun insanların gönlünde etkili olmasına katkıda bulunur. Kur’ân’ın dili, muhatabını düşündürmeye ve anlama çağırır; bu, sadece bilgi vermekle kalmaz, aynı zamanda insanın ruhuna hitap eder.

Ritmik yapısı: Kur’ân’ın ayetleri, okunduğunda belli bir ahenk ve ritim oluşturur. Bu, hem mesajın etkisini artırır hem de ezberlenmesini kolaylaştırır. Kur’ân’ın ritmik yapısı, özellikle müziksel ve şiirsel unsurlarıyla dikkat çeker. İşte bazı örnekler:

Kafiye: Kur’ân’daki birçok ayet, belirli ses tekrarlarıyla ritmik bir yapı oluşturur. Örneğin, bazı sureler sonundaki kelimelerin benzer seslerle bitmesi, kafiye yaratır.

Tezat: Kur’ân’da, zıt kavramların bir arada kullanılmasıyla ritim oluşturulur. Bu, dinleyicide güçlü bir etki bırakır.

Tekrar: Bazı ayetlerde kelimelerin veya ifadelerin tekrarı, hem vurguyu artırır hem de ritmi zenginleştirir. Örneğin, “Bismillah” ifadesinin tekrarı, ayetlerin başında sıkça görülür.

Nakkaşlık: Bazı ayetlerde, kelimelerin içindeki seslerin ve hecelerin uyumlu bir şekilde dizilmesi, melodik bir ritim yaratır. Bu unsurlar, Kur’ân’ın dinlenmesini ve ezberlenmesini kolaylaştıran önemli öğelerdir.

Tekrarlar: Önemli mesajların pekişmesi amacıyla bazı kavramlar ve konular tekrar edilir. Bu, öğrenmenin pekişmesi için bir yöntemdir.

Kur’ân’ın üslubunda göze çarpan bir diğer husus da, tekrarlara yer vermesidir. Kur’ân-ı Kerim, tekrara önem vermiş ve bunu bir metot olarak kullanmıştır. Buradaki amaçlarından biri unutan insanın dikkatini sürekli arzu edilen konulara çekmek, diğeri de bilgilerin insan zihne tedrici olarak yerleşmesini sağlamaktır. Bu anlamda Kur’ân, sadece dini bir metin olmanın ötesinde, aynı zamanda eğitim ve edebî yönü çok yüksek olan bir kitaptır.

Kur’ân’da tekrar edilen bazı temel konular şunlardır:

Tevhid (Birlik): Allah’ın birliği ve eşi benzeri olmadığının vurgulanması. Peygamberlik: Peygamberlerin gönderilişi, görevleri ve örnek hayatları. Ahiret inancı: Ölümden sonraki hayat, cennet ve cehennem. İbadetler: Namaz, oruç, zekat gibi ibadetlerin önemi. Ahlak ve erdemler: İyilik, adalet, sabır, şükür gibi ahlaki değerler. Tarihsel kıssalar: Önceki kavimlerin ve peygamberlerin hikayeleri, dersler ve uyarılar. Kainatın yaratılışı: Evrenin yaratılışı, doğa olayları ve insanın yeri. Toplumsal adalet: Hakkaniyet, yardımlaşma, zengin-fakir ilişkileri.

Bu konular, Kur’ân’da farklı sure ve ayetlerde çeşitli şekillerde işlenmektedir.

  1. ÖĞRETİCİ VE DİDAKTİK ÜSLUP

Öğüt verici ve uyarıcı: Kur’ân, insanlara doğru yolu göstermek için sıkça öğütler ve uyarılar içerir. İman, ibadet, ahlâk ve toplumsal hayatla ilgili kurallar bu çerçevede sunulur.

Kur’ân, insanlara doğru yolu göstermek, onları eğitmek, bilinçlendirmek ve uyarılarda bulunmak amacıyla farklı anlatım tarzları kullanır. Bu tarzlar genellikle öğüt verici ve uyarıcı niteliktedir. İşte Kur’ân’da bu anlatım tarzlarına birkaç örnek:

  1. Öğüt Verici Anlatım:

Kur’ân, insanlara doğru ve güzel ahlakı, doğru yolu ve ibadetlerin önemini anlatırken öğüt verici bir dil kullanır. Bu tarzda, insanlara iyilik yapmaları, kötülükten uzak durmaları ve Allah’a kulluk etmeleri hatırlatılır.

Lokman, 13. Ayet: “Hani Lokman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrucuğum, Allah’a ortak koşma. Şirk, büyük bir zulümdür.” Bu ayette, baba Lokman oğluna şirk koşmanın büyük bir haksızlık olduğunu anlatıyor ve oğluna Allah’a iman etmesini öğütlüyor.

Asr, 3. Ayet: “Ancak iman edip salih amellerde bulunan, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.” Burada iman edenler ve salih amel işleyenler birbirlerine doğruyu ve sabrı tavsiye eder, bu da öğüt verici bir anlatım tarzıdır.

  1. Uyarıcı Anlatım:

Kur’ân, insanları dünya ve ahiret hayatı konusunda uyarmak, Allah’ın emirlerine karşı gelmenin sonuçlarını bildirmek amacıyla uyarıcı bir dil kullanır. Bu anlatım tarzı insanlara, kötülüklerden sakınmaları ve Allah’ın azabından korunmaları gerektiğini bildirir.

Enfal, 25. Ayet: “İçinizden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayacak bir denemeden sakının. Bilin ki Allah’ın cezası şiddetlidir.” Bu ayet, fitneye kapılmanın herkesi etkileyen bir kötülük olduğunu ve Allah’ın azabının ağır olacağını bildirerek uyarıcı bir dil kullanır.

Tahrim, 6. Ayet: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet sert, çetin, Allah’ın emirlerine karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.” Burada Allah, müminleri kendilerini ve ailelerini cehennem ateşinden korumaları konusunda uyarıyor.

  1. Kıssalar Üzerinden Anlatım:

Kur’ân, geçmiş peygamberlerin ve kavimlerin kıssalarını anlatarak, hem öğüt verici hem de uyarıcı mesajlar iletir. Bu kıssalar, insanların ibret alması ve geçmiş hataları tekrarlamaması için anlatılır.

Kur’ân’ın üslubunda dikkat çeken hususlardan biri, geçmiş insanların hayatlarından örnekler vererek muhatapların kendi gerçekleri ile yüzleşmelerini sağlamaya çalışmasıdır. Çünkü insanın yapısı değişmediği için ilk insan ile son insan arasındaki psikolojik benzerlik değişmeden devam etmektedir. Kur’ân, mesajını insanlara iletirken bazen kıssa ile anlatma yolunu tercih ederek, dolaylı bir anlatım yöntemi izlemiştir. Eğer muhatabına doğrudan hitap etmiş olsa, o itiraza başlayıp tartışmaya girişecek, Kur’ân’ı dinlemeyecektir. Kıssa anlatmaktan maksat, muhatabın durumunu onun benzerleri ile kıyaslayarak somutlaştırmak ve o fotoğrafı dinleyenin zihninde canlandırmaktır.

Yunus, 92. Ayet: “Bugün senden sonrakilere bir ayet olman için senin bedenini kurtaracağız. İnsanların çoğu ayetlerimizden gafildir.” Firavun’un denizde boğulması ve cesedinin ibret olması örneğinde olduğu gibi, geçmiş kavimlerin başına gelenler uyarıcı bir şekilde anlatılır.

Hud, 120. Ayet: “Resullerin haberlerinden sana aktardığımız her kıssa gönlünü sağlamlaştırmak içindir. Böylece sana hak gelmiştir, mü’minler için de bir öğüt ve hatırlatma…” Peygamber kıssaları hem öğüt verici hem de uyarıcı bir anlatım tarzıdır.

  1. Teşvik ve Müjdeleme:

Kur’ân’da öğüt verici anlatımların bir diğer boyutu da insanları teşvik etmek ve güzel sonuçlar vaat ederek onları motive etmektir.

Zümer, 9. Ayet: “Yoksa ahiret kaygısıyla ve Rabbinin rahmetini umarak gece vakitlerinde secde eden, kıyama duran ve (Allah’a) boyun eğen kimse mi (daha iyidir)? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak derin kavrayış sahipleri bunu anlar.” Bu ayet, ilim öğrenmeye ve bilginin değerine vurgu yaparak insanları ilme ve akla teşvik eder.

  1. İbret Verici Anlatım:

Kur’ân’da, geçmiş olaylar, evrenin yaratılışı ve Allah’ın kudreti ile ilgili ayetler üzerinden ibret alınması gereken gerçekler anlatılır.

Rum, 41. Ayet: “İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozulma ortaya çıktı. Umulur ki dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını tattırmaktadır.” Bu ayet, insanlara kötü davranışlarının sonuçlarını göstererek onları düşünmeye ve dönmeye davet eden bir ibret anlatımıdır.

Kur’ân’ın bu gibi farklı anlatım tarzlarıyla insanlara hem öğütler verdiğini hem de onları dünya ve ahiret konusunda uyardığını görebiliriz.

Örnekleme yöntemi: Kur’ân’da geçmiş kavimlerin ve peygamberlerin hayatlarından alınan kıssalar (hikayeler), insanlara ders vermek ve yol göstermek amacıyla anlatılır. Bu kıssalar aracılığıyla insanlar, tarihten dersler çıkararak daha doğru bir yaşam tarzı benimsemeye teşvik edilir.

Kur’ân’ın anlatım tarzları oldukça çeşitlidir ve her bir tarz, farklı amaçlara hizmet eder. İşte bazı örnekler:

Hikaye Anlatımı: Kur’ân, peygamberlerin ve toplumların hikayelerini anlatırken ders vermeyi amaçlar. Örneğin, Hz. Musa’nın Firavun’la mücadelesi (Taha 20: 9-48) bu tarzda bir anlatımdır.

Öğüt ve Nasihat: Kur’ân, insanların doğru yola yönelmeleri için nasihatler sunar. Örneğin, Lokman Suresi’nde Lokman’ın oğlu ile yaptığı öğütler (Lokman 31: 13-19) bu tarzı yansıtır.

Müsbet ve Menfi Örnekler: Kur’ân, olumlu ve olumsuz örnekler vererek insanları yönlendirir. Örneğin, Hz. İbrahim’in tevazuu ve kararlılığı (İbrahim 14: 35-41) ile Nemrud’un kibri arasındaki fark (Bakara 2: 258) bu yaklaşımı gösterir.

Söz Sanatları: Kur’ân’da mecazlar, benzetmeler ve tekrar gibi söz sanatları kullanılır. Örneğin, Nur Suresi’nde ışık ve karanlık arasındaki benzetme (Nur 24: 35) derin bir anlam taşır.

Kurallı ve Açık Hitap: Kur’ân, doğrudan emir ve yasaklar içeren ayetler de barındırır. Örneğin, namaz gibi ibadetlerin farz kılındığı ayetler (Bakara 2: 43) bu tarzı yansıtır.

Bu tarzlar, Kur’ân’ın derinliğini ve zenginliğini artıran unsurlardır. Her biri, okuyucuya farklı bir bakış açısı sunar ve dersler çıkarma imkânı sağlar.

  1. EVRENSELLİK VE ZAMANSIZLIK

Kur’ân’ın mesajı, yalnızca belli bir döneme ya da topluma hitap etmekle sınırlı değildir. Her çağda ve her toplumda geçerliliğini koruyan evrensel ilkeler sunar. Bu nedenle zaman ve mekânın ötesine geçen bir anlatım tarzına sahiptir.

Kuran’ın evrensellik ve zamansızlık konuları, onun öğretilerinin her zaman ve her yerde geçerli olduğunu vurgular. İşte bu konulara örnek teşkil edebilecek bazı ayetler:

Evrensellik

Bakara, 2:255: “Allah, O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, daima diridir, her şeyi koruyandır…” Bu ayet, Allah’ın evrensel varlığını ve her yerde geçerli olan ilahi otoritesini ifade eder.

Al-i İmran, 3:19: “Şüphesiz, Allah katında din, İslam’dır…” Bu ayet, İslam dininin evrenselliğini vurgular ve tüm insanlığa hitap ettiğini gösterir.

Zamansızlık

Ankebut, 29:46: “Sizin dininiz kendi dininize, bizim dinimiz de bizim dinimizedir…” Bu ayet, farklı zaman ve mekânlarda geçerli olan bir anlayışın ifadesidir; inanç ve dinler arasındaki diyalogun önemini vurgular.

Hac, 22:78: “O, sizi seçti ve dininizi üzerinize ağırlaştırmadı. Babalarınızın dinine uymadığınız gibi, buna da uymadınız.” Bu ayet, geçmişten günümüze inançların sürekliliğini ve geçerliliğini ifade eder.

Bu ayetler, Kuran’ın mesajının her çağda ve her toplumda anlaşılabilir ve uygulanabilir olduğunu gösterir. İslam’ın evrensel ve zamansız doğası, insanlara hitap eden temel ilkeleri içerir.

  1. PARÇALI VE KONU GEÇİŞLİ ANLATIM

Kur’ân’da bir konu uzun uzun anlatılmak yerine, genellikle kısa ayetler halinde, farklı konular arasında hızlı geçişler yapılır. Ancak bu geçişler, bütüncül bir anlamın oluşmasına katkıda bulunur. Aynı sure içerisinde farklı konuların işlenmesi Kur’ân’ın karakteristik bir özelliğidir.

Kur’ân’da anlatım tarzı, hem parçalılık hem de konu geçişleri bakımından dikkat çekicidir. Bu anlatım tarzı, çeşitli konuları bir arada sunarak mesajın derinlemesine anlaşılmasını sağlar. Parçalı ve konu geçişleriyle zengin anlatım, özellikle öğüt, uyarı ve kıssa anlatımlarında kendini gösterir. Şimdi bunu birkaç ayetle örneklendirelim:

  1. Bakara, 255-257. Ayetler

Bakara Suresi’nin 255. ayeti (Ayetü’l-Kürsi), Allah’ın yüceliğini ve kudretini anlatan çok önemli bir ayettir. Ancak hemen ardından 256. ve 257. ayetlerde dinî özgürlükten ve iman edenlerin karanlıktan aydınlığa çıkarılmasından bahsedilir. Konu, Allah’ın yüceliğinden birden bire dinî tercihlere ve özgürlüğe geçer.

Ayet 255: “Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. O, diridir, kayyumdur (her şeyin varlığı O’na bağlıdır). O’nu ne bir uyuklama tutar, ne de uyku…”

Ayet 256: “Dinde zorlama yoktur. Doğruluk ile sapkınlık birbirinden apaçık ayrılmıştır. Artık kim tâğûtu inkâr edip Allah’a inanırsa, kopması mümkün olmayan sapasağlam bir kulpa yapışmıştır…”

Bu örnek, Kur’ân’da bir ayetten diğerine konu geçişlerinin nasıl yapıldığını ve her iki konunun birbiriyle nasıl ilişkilendirildiğini gösterir.

  1. Yusuf, 87-92. Ayetler

Yusuf Suresi’nde Hz. Yakup’un oğullarına sabır ve umutla öğüt vermesi, Hz. Yusuf’un kimliğini açıklamasıyla biten bir kıssa anlatımı vardır. Burada anlatım bir olay akışından ibret verici öğütlere ve duaya geçiş yapar.

Ayet 87: “Ey oğullarım! Gidin, Yusuf’u ve kardeşini arayın, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.”

Ayet 90: “Onlar dediler ki: ‘Yoksa sen gerçekten Yusuf musun?’ O da dedi ki: ‘Ben Yusuf’um ve bu da kardeşim. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu.’”

Bu bölümde bir baba olarak Hz. Yakup’un umudu öğütlemesi, Hz. Yusuf’un kendini tanıtmasıyla sonuçlanır. Olay örgüsü içerisinde, öğüt ve olay akışı parçalara ayrılmış bir şekilde verilir.

  1. İsra, 23-25. Ayetler

İsra Suresi’nde ise Allah’a ibadetten hemen sonra anne-babaya iyi davranma emri gelir. Ardından ise insanın kendi davranışlarına dikkat etmesi gerektiği öğütlenir. Burada da birbiriyle bağlantılı ancak farklı konulara geçiş yapılır.

Ayet 23: “Rabbin, yalnız kendisine ibadet etmenizi ve anne-babaya iyilik yapmanızı kesin bir şekilde emretti…”

Ayet 24: “Ve de ki: ‘Rabbim, küçükken beni yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et.’”

Bu ayetlerde, Allah’a ibadet konusundan anne-babaya iyiliğe ve dua etmeye geçilir. Burada çok yönlü bir mesaj birbiriyle bağlantılı konuların geçişleriyle zenginleştirilmiştir.

Sonuç: Kur’ân’da parçalı anlatım ve konu geçişleriyle zenginleştirilmiş ayetler, farklı konuların iç içe geçirilmesiyle okuyucuya derin mesajlar verir. Bir ayet Allah’ın büyüklüğünü anlatırken, hemen ardından gelen ayet ahlaki bir ilkeyi veya toplumsal bir öğüdü ele alabilir. Bu tarz, Kur’ân’ın didaktik yapısının ve hikmetli öğretisinin bir yansımasıdır.

  1. İKNA VE İSPAT TARZI

Kur’ân, muhataplarını düşünmeye ve akıl yürütmeye teşvik eder. Evrenin yaratılışı, insanın varoluşu ve tabiat olayları üzerinden Allah’ın varlığını ve birliğini ispat etmeye çalışır. Sık sık insanlara akıl yürütmeleri, gözlem yapmaları ve vicdanlarını kullanmaları gerektiğini hatırlatır.

Kur’ân’ın ikna ve ispat tarzı, genellikle insan aklına hitap eden deliller ve örneklerle gerçekleşir. Kur’ân, hem insanın iç dünyasına hem de çevresindeki kâinata dair gözlemler yaparak, Allah’ın varlığını, birliğini ve kudretini ispat etmeye çalışır. İşte bu ispat tarzına örnek olabilecek bazı ayetler:

  1. Tabiat Delilleri (Kâinat Üzerinden İkna)

Kur’ân’da doğa ve evrendeki düzen, Allah’ın varlığına ve birliğine delil olarak gösterilir. İnsanlar kainata bakarak Allah’ın varlığını ve kudretini idrak edebilirler.

Rum, 22. Ayet: “Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun varlığının delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.” Bu ayet, Allah’ın varlığına ve birliğine dair ikna edici bir delil olarak farklı dil ve renklerin varlığını sunar. İnsanların bu farklılıklara bakarak, Allah’ın her şeyi bilen ve her şeye kadir olduğunu anlamaları istenir.

Nahl, 65. Ayet: “Allah gökten su indirdi, onunla yeri ölümünden sonra diriltti. Şüphesiz bunda, dinleyen bir toplum için elbette ibret vardır.” Bu ayet, yağmurun yeryüzüne hayat verişini Allah’ın kudretine bir delil olarak sunar ve insanları bu olay üzerine düşünmeye teşvik eder.

  1. İnsanın Kendi Varoluşu Üzerinden Deliller

Kur’ân, insanın kendi yaratılışı üzerine de sık sık düşünmesini ister. İnsan bedenindeki ince düzenlemeler ve yaratılış mucizesi, Allah’ın varlığını ve kudretini ispat eder.

Tarık, 5-7. Ayetler: “İnsan neden yaratıldığına bir baksın! O, bel ve göğüs kemikleri arasından akan bir sudan yaratıldı.” Bu ayetlerde, insanın yaratılış sürecine işaret edilerek, insanların kendi varoluşlarını düşünmeleri ve Allah’ın yaratıcı kudretini anlamaları amaçlanır.

Zariyat, 20-21. Ayetler: “Kesin olarak inananlar için yeryüzünde (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır. Kendi nefislerinizde de öyle. Görmüyor musunuz?” Bu ayet, hem kainatta hem de insanın kendi bedeninde Allah’ın varlığına dair deliller olduğunu belirtir ve insanları bu deliller üzerine düşünmeye çağırır.

  1. Tarihsel Deliller (Geçmiş Kavimlerin Durumu)

Kur’ân, geçmiş toplumların başlarına gelen olaylar üzerinden de ibret alınmasını ve Allah’ın kudretinin anlaşılmasını amaçlar.

Ankebut, 40. Ayet: “Onların her birini günahı sebebiyle yakaladık. Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik ve kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyordu; fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.” Bu ayette, geçmiş kavimlerin helak edilmesi örnek verilerek, Allah’ın adaletini ve insanların yanlışlarına nasıl karşılık verdiğini gözler önüne serer.

  1. Akıl Yürütme Üzerine Deliller

Kur’ân, bazen insanlara doğrudan sorular sorarak onları düşünmeye ve akıl yürütmeye sevk eder.

Bakara, 164. Ayet: “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de, ölümünden sonra yeri dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgârları yönlendirmesinde ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutlarda aklını kullanan bir toplum için ibretler vardır.” Bu ayet, insanları akıllarını kullanmaya davet eder ve Allah’ın varlığını ve kudretini kainattaki olaylar üzerinden ispat eder.

  1. Mantık ve Hikmet Üzerine Deliller

Kur’ân, bazen hikmetli ve mantıklı ifadelerle insanlara hitap ederek onları ikna etmeye çalışır.

İsra, 81. Ayet: “De ki: Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl yok olmaya mahkûmdur.” Bu ayette, hak ile batıl arasındaki mücadele, mantıksal bir şekilde ifade edilmiştir. Gerçek olanın (hak) her zaman galip geleceği ve yanlış olanın (batıl) kaybolmaya mahkum olduğu vurgulanır.

Kur’ân’ın ikna ve ispat yöntemi, genellikle doğa, insanın kendi varlığı, tarihten örnekler ve akıl yürütmeye dayalı deliller üzerinden gerçekleşir. Bu deliller, insanları düşünmeye, sorgulamaya ve sonuç olarak Allah’ın varlığına ve kudretine iman etmeye sevk eder.

  1. HİTAP TARZI

Kur’ân, zaman zaman doğrudan hitap eder: “Ey iman edenler!”, “Ey insanlar!” gibi ifadelerle muhataplarına doğrudan seslenir. Bu, mesajın güçlü bir şekilde iletilmesini sağlar.

Kur’ân’da farklı hitap tarzları (üslup ve hitap biçimleri) kullanılarak muhataplara mesajlar iletilir. Bu hitap tarzları, konunun içeriğine, muhatabın durumuna ve mesajın amacına göre çeşitlenir. Kur’ân’da öne çıkan hitap tarzları şunlardır:

  1. Doğrudan Hitap (Muhataba Yönelik Hitaplar)

Kur’ân’da bazı ayetler, doğrudan muhataplara hitap eder. Bu hitap, genellikle belirli bir gruba veya kişiye yönelik olabilir:

Ey iman edenler: Müminlere yönelik uyarılar, emirler ve tavsiyeler için kullanılır.

Ey insanlar: Genellikle tüm insanlığa hitap eden genel mesajlarda kullanılır.

Ey peygamber: Peygamber Muhammed’e doğrudan hitap edilen ayetlerdir.

Ey kitap ehli: Yahudi ve Hristiyan topluluklarına hitap eder.

  1. Kıssalar (Hikâye ve Öyküleme Tarzı)

Kur’ân’da geçmiş peygamberlerin ve toplumların kıssaları anlatılarak ders ve ibret verilmek istenir. Bu tarzda, olaylar detaylı şekilde anlatılarak mesaj dolaylı olarak muhataplara iletilir.

Hz. Musa, Hz. İbrahim, Hz. Yusuf, Hz. Nuh gibi peygamberlerin kıssaları, halklarına hitaben yapılan uyarıları ve başlarından geçen olayları içerir.

  1. Soru-Cevap Tarzı (İstifham)

Kur’ân’da bazı ayetler sorular sorarak muhatabın dikkatini çeker ve düşündürür. Bu tarz, öğrenmeyi teşvik eden ve dikkat çekici bir yöntemdir.

“Rabbiniz kimdir?” (Şuara, 26/23)

“O halde siz hangi nimetleri yalanlıyorsunuz?” (Rahman, 55/13)

  1. Teşbih ve Mecaz (Benzetme ve İstiare Tarzı)

Kur’ân’da teşbih (benzetme) ve mecaz (değişmece) yoluyla mesajlar iletilir. Soyut kavramlar somut örneklerle açıklanarak anlaşılması kolaylaştırılır.

İman, nur ile; küfür, karanlıkla benzetilir.

Dünya hayatı, bir yolculuk veya oyun ve eğlenceye teşbih edilir.

  1. Emir ve Yasaklar

Kur’ân’da bazen kesin emirler ve yasaklar bulunur. Bu tarzda hitap, muhataba direkt bir görev veya yasaklama getirir.

“Namazı kılın, zekâtı verin.” (Bakara, 2/43)

“Zinaya yaklaşmayın.” (İsra, 17/32)

  1. Tehdit ve Uyarılar

Kur’ân, bazen yanlış davranışlarda bulunanları uyarır ve onları Allah’ın azabı ile tehdit eder. Bu hitap tarzı, özellikle müşrikler ve Allah’ın emirlerine karşı gelenler için kullanılır.

“Eğer yüz çevirirseniz, size büyük bir azap dokunur.” (Hud, 11/3)

  1. Müjdeleyici ve Övücü Hitap

İman edenler, sabredenler ve Allah’a itaat edenler, cennet müjdeleriyle ödüllendirilir.

“Sabredenlere müjdele.” (Bakara, 2/155)

“Onlar, altlarından ırmaklar akan cennetlerdedir.” (Enfal, 8/75)

  1. Yemin Tarzı

Kur’ân’da önemli bir konunun altını çizmek için yemin ifadesi kullanılır.

“Andolsun zamana ki insan ziyandadır.” (Asr, 103/1-2)

“Andolsun fecre (tan yeri ağarmaya).” (Fecr, 89/1)

Kur’ân’ın hitap tarzları, mesajın anlaşılır, etkileyici ve düşündürücü olması amacıyla oldukça çeşitlidir. Bu üsluplar, Kur’ân’ın edebi zenginliğini ve mesajlarının derinliğini gösterir.

Kur’ân’ın bu anlatım tarzı, onun edebi bir başyapıt olmasının yanı sıra, insanlara ilahi mesajı etkili bir şekilde iletmek için kullanılan çok katmanlı ve zengin bir üslubu olduğunu gösterir.


[1] 11/13; 10/38; 2/33; 17/88

First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Sultanlar halife değildir İslâmî düzen de ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Cahiliye Toplumu kavramını nasıl değerlend ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Kur’ân’ın Anlatım Tarzı (Üslup) ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Tevrat ve İncili Uygulamayanlar Doğru Yol ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 İnsanı İnsan Yapan Değerler ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Zülkarneyn'in Üç Yolculuğu ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Müslüman Gençler! Sevginizi Nikâhla İspatl ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye Tanrıöver TÜRKAN
 Ölümden Gayrı Ne Varsa Teferruattır ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Her Tavuğun Yumurtası Sağlıklı mı ? ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.