Farkındalık insanlaşma sürecimizin ilk adımıdır. Hayatın, zamanın, gençliğin, güzelliğin, arkadaşın, ailenin, içinde dünyaya geldiğimiz toplumun hatta maddi manevi bütün benim dediklerimizin farkında değilsek yaşamanın anlamı yoktur. Bize anlam katan bu değerlerdir.
Farkındalık öncelikle fark etmek, akabinde fark ettiğini fark etmek ve hatta fark ettiğini fark ettiğini fark etmek yani öz farkındalık üzerinedir. Aksi takdirde yine gördüğümüzü, duyduğumuzu, hissettiğimizi sanırız. Ta ki elimizdekileri kaybedinceye kadar...
Öz farkındalık olması, iletişim içinde olduğumuz kişilerle kurduğumuz ilişkileri yönetmek üzerinedir. Böylelikle sosyal hayatın içinde yaşam kalitemiz olacak, duygusal bir dengede olacağız. Ta ki şimdi-burada gerçekliğini elde edinceye kadar...
Modern dünyanın zihnimize attığı format, mutsuzluğumuzun sebebi; geçmişten getirdiğimiz acılarımız, travmalarımız, aile sıkıntılarımız, çocukluk hatıralarımız, toplum baskısı, bastırılmış duygularımız vs... Hatta seçimlerimizin yapılış sebeplerinin bile geçmişin tekrarı olması üzerinedir.
Yaşanılan başarısızlıklarımızın, mutsuzluklarımızın bir çok sebepleri varken olumlu olanların tek faili kendimiz olduğunu düşünürüz. Ya geçmişin acılarını önümüze defalarca koyarız. Ya da geleceğin kaygısı ile kabullenmekte direniriz.
Direndiğimiz her durum hayatta karşılığını bulur. Değiştiremeyeceğimiz her ne varsa kabul edersek...
|