SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 4 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar Muhammed CELİL
 
 
 
Makale Tarihi :  1.06.2021
Anlaşılmak İçin Konuşmak
Konuşmak; insanoğlunun bir birini anlamada kullandığı en etkili iletişim yoludur.
 
‘İnsan yaratılışı gereği çevresiyle iletişim kurmak zorundadır. İletişim anlama, anlaşma/anlaşılma ve anlatma gibi ihtiyaçlardan doğar. Topluluk içinde yaşayan her birey çevresine kendini anlatmak ve onları anlamak zorundadır. İnsan bahsedilen ihtiyaçlarını, duygu, düşünce, dilek ve tasarımları aktarma ve ortaya koyma aracı olan dil becerilerini (okuma, dinleme, konuşma, yazma) kullanarak karşılar’. Ama meramınızı anlatırken, mevcud yapının/anlayışın dışına çıkıp da “üçüncü bir alternatif var” dediğinizde ve alternatifin dilini kullandığınızda mevcudun dışına çıkmış ‘sakıncalı piyade’ oluşunuzdan dolayı aykırı düşüncenizi sert etiğinizde anlaşılmanız daha da bir zorlaşmaktadır.
 
‘Aynı ülkenin insanlarıyız ama aynı dili konuşmuyoruz’
 
Bu cümle birkaç gün öncesi internette dinlediğim bir youtube programında konuşan bir insana ait. Aynı ülkenin insanı, aynı tarihi sahip, aynı kültürün çocukları, aynı dili konuşuyorlar ama birbirlerini anlamıyorlar! Demek ki olaylara baktığınız bakış açısı, sizin firakanslarınız ve alıcılarınız farklılaştığından, söyleyenin anlatmak istediklerinin karşı tarafta algılanmasının önündeki en büyük engel; aynı ülkenin çocuğu olmanıza rağmen, aldığınız eğitim, yetiştiğiniz ortam bizi kültürümüze, dinimize, örf ve adetlerimize öylesine yabancılaştırmış ki, aynı dili konuştuğumuz halde birbirimizin ne dediğini anlayamıyoruz!
 
Oysa konuşan anlaşılmak ve umursanılmak için konuşur, dinleyende ciddiye aldığı/umursadığı için dinler. Kişi umursanılmıyorsa, ya konuşanda yada dinleyende sorun var demektir.
 
Umursanmak; bazı kişilerde tabu haline dönüştüğünü müşahede  etmekteyiz. Umursanayımda ne olursa olsun hastalığı mü’mine yakışan bir tavır değildir.
 
Dikkate alınma/umursanma uğruna insan doğru bildiği şeylerden vazgeçer mi? Veya dikkate alınma/önemsenme için herkesin değer verdiği şeylere o da değer ver(meli)ir mi ?
 
İlk soruyla alakalı; eğer temel düşünceniz ve değerleriniz sizde oturmamış bu konularda net değilseniz, düşüncenizi ifade de zorluk çekiyorsanız ve umursanmakta istiyorsanız, kendi değerlerinizin bir kısmından vaz geçecek, taviz verecek ve düşüncenizin başka (umursanan) düşüncelerle mecz edeceksinizdir. Ve tabii davanızın bir kısmından da vaz geçeceksiniz, vazgeçtiğiniz yerleri de başka şeylerle ikmal edeceksiniz, çünkü ‘hayat boşluk kabul etmiyor’. Bugün bunu bende Müslümanlardanım diyenlerin bir kısmı zaten yapıyorlar; demokrasiyle/felsefeyle/modernizmle/tarihselcilikle/tasavfuvla… Aziz İslam’ı harmanlamaya çalışıyorlar…
 
İkinci soruyla alakalı; kişi kendisi için doğru bildiği ve inandığı düşüncenin, önce kendisinde sonra da başkaları için vazgeçilmez doğrular olduğuna inanıyorsa, anlaşılmayı/umursanmayı bunları pek dikkate almaz bildiği doğruların bedelini ödeme pahasına, bütün zorluklara göğüs gererek, mahrumiyetlere katlanmayı göze alır da her ne pahasına olursa olsun davasının bir tek ilkesinden ödün vermez, asla vaz geçmez ve bu yolda yürümeye devam eder, arkasına da bakmaz…
 
Şüphe yoktur ki her düşünce sahibi, konuşurken anlattıklarının anlaşılmasını başkalarında da ilgi duymasını onlarda makes bulmasını ister. Bundan dolayı mü’min de meramını anlatırken, konuşma tekniklerine ( ses tonu, sözcüklerin seçimi, vurgu, içerik, simgesel dil ve mizahın kullanımı, üslup-tarz…) ve kullandığı dile dikkat eder; sözü eğip bükmeden, hiçbir kınayıcının kınamasını gale almadan, açık-net her seviyede her kesimden insanların anlayacağı yalın, saf ve vasat bir dile meramını anlatmalıdır…
 
Muhatap kitle, her dinlediğini anlatanın anlatmak istediği gibi mi anlamaktadır?
 
Buna “evet” demek çok zordur. Her insanın yetiştiği ortam, bulunduğu konum ve eğitim düzeyi aynı olamadığından, kavrama ve vukuviyet aynı olmayabilir. Bir diğer husus ise, bu çağın insanın zihni kirletilmiş, çok yönlü fikir bombardımanına maruz kalmış insanımız açısından ‘at izi it izine karışmış’tır hak ve batıl öylesine sarmaş dolaş ki, seçebilmek, ayıklamak zihni kirlenmiş insanların işi değildir. Hele bir de, hak tarafın da gözüküpte hak temsilcisi olduğunu  söyleyenlerin, sunumlarında o “hakkı” batıla bulayarak kirletipde arı duru sunmayışları, bir çok soru, şüphe ve çelişkilerin olması işi dahada bir zorlaştırmaktadır. Öncelikle sorun haline gelmiş soruları ve çelişkileri gidermeniz gerekmekte ki, hakkı ortaya koyabilmelisiniz tıpkı, yanlış yazılmış bir yazıyı kağıttan silip yerine doğrusunu yazmak gibi bir amale gerektiriyor. (Her nekadar silsenizde eskinin izi mutlaka kalıyor) Bu da sorumlu dava erine ekstra bir yük getiriyor. Tabii bu“La” demeden “İllallah” diyemeyeceğini bilenler için.
 
Buna rağmen vermek istediğiniz mesaj sizin anlatmak istediğiniz gibi anlaşılmaktamıdır?
 
“Anlamak masraflı iştir; emek ister, 
 
Gayret ister, samimiyet ister.
 
Yanlış anlamak kolaydır oysa; 
 
Biraz kötü niyet biraz cahillik kafidir.” (Sezai Karakoç)
 
Yaşadığımız şu an itibariyle karşımızdaki realiteye baktığımızda bu sualede olumlu cevap verememekteyiz, şöyle ki; Bir düşünceyi var eden şey o düşüncenin kavramlarıdır. ‘Kavramlar yazının harfleri gibidir’ siz meramınızı anlatırken kullandığınız kavramlar muhatapta aynı şeyi çağrıştırmıyor/anlamıyorsa doğru anlaşılmayı beklemek mümkün değildir. Örneğin siz “zikr, hakimiyet, demokrasi…” dediğinizde ne anlatmak istiyorsunuz, muhatabınız ne anlıyor? Hele bir de bu çarpık anlayışı sürekli servis edip savunanlar ve bunları destekleyen siyasal güç odakları olduğu müddetçe, bu ve buna benzer engeller anlaşılmayı güçleştiren göze çarpan zorluklardan bir kısmıdır. İnsanımızın bu konuda kafası çok karışık ve zihni alabildiğine kirletilmiştir. Halimiz şu ayette anlatılana ne kadar benziyor. “İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey haykıranın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler.” (Bakara 171)
 
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, iman etmiş ve imanının kendisine yüklediği sorumluluğun bilincinde olarak mesajınızı vermek/ulaştırmak için okumak, konuşmak ve yazmak zorunluluğumuz vardır. Bizim meramımız anlaşılmak olduğu sürece ısrarla söylemeye devam. Bugün olmasa bir gün birileri mutlaka anlayacaktır. Bizlerde, bizlerden önce bu yolun yolcularından öğrendik öğrendiklerimizin birçoğunu, insanların vurdum duymazlıkları, ilgisizlikleri ve etrafınızın birileri tarafından boşaltılması, siyasal erkin engelleri, çarpıtmaları bizim azmimizi ve şevkimizi kırmamalı. Mübah olan her yolu deneyerek yola devam… vesselam
 
– “Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver.” (Kaf suresi 45) 
 
– “Yüz çevirirlerse biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen, tebliğden başkası değildir.” (Şura suresi 48)
 
First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Gelin şu zekâtı bir düzene koyalım! ...
............................................
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Faruk BEŞER
 Özürlüler ve Allah’ın Adaleti meselesi ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Müslüman demokrasiye razı olur mu sahip çı ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Eskiden ve Şimdi ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Müslümanlarda Akıl Tutulması ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Söylemler İddia, Eylemler İse İspattır ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Allah'tan Kimler Korkar ? ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Tarihin Son Sayfası ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 İyi bir çocuk yetiştirmek isteyen anne-bab ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 De ki; Yeryüzünü Dolaşın.. ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.