SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 1 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Prof.Dr.İlahiyatçı
Yazar Faruk BEŞER
 
 
 
Makale Tarihi :  29.07.2021
Her konuda hakikati kimse tek başına bulamaz.!
Bütün mütefekkirlerin, alimlerin ve filozofların hedefi var olanı olduğu gibi (kema hüve) bilmek, hakikati hakikat olarak tanımaktır. İnsan neden hakikate hayran ve meftundur? Belki de insanın tabiatına uygun olan ve aslolan hakikat olduğu için, ya da hakikat Hakkın tezahürü olduğu için. Laik ya da dindar herkes hakikati arar, kimse onu kötülemez. Ama ne olduğu ve ona nasıl ulaşılacağı konusunda herkes farklı düşünür.
 
Usulü fıkıh dini hakikati bulmak için ihdas edilmiştir ve İslam’ın bilgi nazariyesidir. Onun onaylamayacağı bilgiler ve bilgi kaynakları bize dini bilgi veremez. Keşif, keramet, rüya gibi bilgi yolları anlamlı ve faydalıdır, ama bunlarla elde edilen bilginin test edilebilme imkânı bulunmadığı için usulü fıkıh bu yollarla ulaşılan bilgileri dini hakikat adına hesaba katmaz. Çünkü bunlar kişisel durumlardır, bazen psikolojik illüzyonlar dahi olabilirler.
 
Bizim usulü fıkhımıza karşılık filozoflar da epistemoloji vasıtasıyla sağlam bilgiyi, kaynaklarını ve ona nasıl ulaşacağını tartışırlar. Demek ki, herkesin hedefi budur. Ama çok farklı zamanlarda, farklı ortamlarda farklı sonuçlara ulaşılması ya salt akılla bu işin asla mümkün olamayacağını, ya da çok zor olduğunu gösterir. Çünkü insan denen varlık çok programlı bir varlıktır ve hiçbir insan her bakımdan diğeri gibi değildir, her insan biriciktir. Bununla birlikte anlamanın ortak yolları ve öncülleri de vardır. O halde hakikati aramaya herkesin sıfırdan başlaması ve bunun için sadece kendi imkânlarını kullanması ona yeterince ulaşamayacağının habercisidir. Çünkü her farklı konum farklı anlamanın bir sebebidir. Kişinin o ana kadar bildikleri, gördükleri, duydukları, inançları, olmasını ya da olmamasını istediği sonuçlar, arkadaşları, menfaat umduğu kişiler ve kurumlar, sevgileri ve nefretleri, grubunun, mezhebinin ve meşrebinin kabulleri ve bunlar kadar hatta daha da ağırlıklı olarak duygu dünyası hakikat diye ulaşacağı bilgiyi etkiler.
 
Bu durum bize ayna zamanda şu gerçeği de anlatır: Mademki her farklı konum farklı bir bilgilenme sebebidir, o halde dini bilgi edinmek istediğimiz şey konusunda ona bizden çok farklı açılardan bakan, farklı zaman, mekân ve kültürlerden etkilenen geçmiş ulemanın söylediklerini bilmeden o şeyi tam kavrayamayız. Varsın bunu felsefi anlamdaki gelenekle karıştırıp mutlak anlamda geleneği aşağılayanlar oluversin. Çünkü geçmişte söylenenlere kör taklit olarak sarılmanın olumsuzluğuna karşılık böyle modern bir kabul de mükemmeli hep ileride arayan ilerlemeci tarih yanılgısının sonucudur. Kur’an-ı Kerim’de ‘her bilgi sahibinin üstünde bir iyi bilen vardır’ anlamındaki ayeti kerime, her şey hakkında bir başkasının daha iyi bildiği bir yön olabilir anlamına da gelir.
 
Bir şeyi tekrar tekrar söylemenin olumsuzluklarını göze alarak, ifade ettiği hakikatin büyüklüğü sebebiyle Gazzalî’nin el-Münkiz’deki şu muhteşem tespitini bir kez daha anacağım. O bilgi konusundaki seyri sülükünü anlatırken özet olarak der ki, başından beri bütün ilimlerle meşgul oldum. Hiçbiri beni tatmin etmedi. Ne zaman ki, ‘taklit çukurundan kurtulup neden böyle diye sorma (istifsar) mertebesine ulaştım, işte o zaman anlamaya başladım’. Bendenizin altmış yaşımdan sonra dini alanda en doğruya ulaşabilmenin en gerekli ve isabetli yolu olarak gördüğüm kural budur. Gazzalî’nin ‘taklit çukuru’ dediği şey; benim mezhebim, meşrebim ya da üstadım böyle diyor, o halde doğru olan budur şeklindeki ön kabuldür. Kısaca hakikat arayıcısının prensibi, ulemaya saygı ama hakikati hepsinden âli bilmek olmalıdır. Çünkü hata etmeyen bir kul yoktur. Gerçi burada da kişinin egosuna mağlup olma riski vardır, onu da hesaba katmak ve tedbir almak gerekir.
 
İşte bu gerçeklerden ötürü Kur’an-ı Kerim bizi ortak akılla düşünmeye teşvik eder. Meseleye hakim olanlar, onu doğru anlayanlar anlamında Kur’an-ı Kerim’in kullandığı ifadeler ilginçtir: Ulü’l-emr (duruma hakim olanlar), Rasihûn fi’l-ilm (bilgide sona ulaşıp durulanlar), müstenbitûn, (istinbat edebilenler, derin anlamları çıkarabilenler), Ulema (alimler) hep çoğul olarak zikredilir. Bunun elbette bir anlamı olmalıdır. Hatta akletme fiili yine Kur’an-ı Kerim’de kırk dokuz yerde ve hepsi de çoğul olarak geçer. Bunlar özellikle bilgi konusunda birlikte düşünmeyi, istişareyi anlatır. Filozofların bocalaması ve her birinin diğerini yanlışlaması bundandır.
First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Din, kültür, medeniyet sapkınları boş durm ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Dinde Peygamberin Örnekliği ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Bilim ve Din Çatışır Mı? ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Taklit ve Atalar Kültür ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Gazze Halkına Gazel Okuyan Müslüman Coğraf ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Sözün Bittiği Yer Gazze ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Davet Yolunda Dikkat Edilecek Hususlar ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Ramazan ve takva etkisi ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 Zulümden yorgun düşen bizler! ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.