Zina İslam'a göre, nikâhlı olmayan bir erkekle bir kadının normal yolla yaptıkları cinsel ilişkinin adıdır. Normal olmayan yollarla yapılan ilişkiler daha başka adlar alırlar.
Zinanın her iki tarafın rızasıyla olması, ya da tarafların bekâr olmaları bu eylemi zina olmaktan çıkarmaz. Çünkü İslam'a göre insan kendi bedeninde mutlak bir tasarruf hakkına sahip değildir. Zina aşka karıştırılan bir zehirdir. Flört de bunun hazırlayıcısıdır. Biraz kullanayım, beğenmezsem iade ederim, demenin adıdır. Aşkı ve sevgiyi cinselliğe indirgemedir. Yapılan istatistikler, öncesinde flört bulunan evliliklerin daha kısa sürdüğünü ortaya koşmaktadır.
Bedenlerimiz ve mahremiyetlerimiz her şeyden önce Allah'ındır ve bir bakıma O'nun mahrem alanıdır. Bir insan diğerinin cinselliğinden, Allah'ın izni olmaksızın yararlanamaz. Yani bir başkasının cinselliğinden meşru olmayan bir yolla yararlanan insan önce Allah'ın hakkına, sonra da kul hakkına tecavüz etmiş olur. Allah'tan izin almanın adı nikâhtır.
Batıdaki cinsel özgürlük, insanın kendi bedeninde mutlak hâkim olduğu düşüncesine dayanır. Bireyciliğin bu gün geldiği noktada insan kendi bedenini istediği gibi kullanabilir. Ama buna rağmen Batı ülkelerinin bile tamamına yakını insana ölüm/ötenazi hakkı vermemeleri de bir çelişkidir.
Günahın büyük olmasının bir ölçüsü onun, bizzat Kuranı Kerim tarafından yasaklanmış olmasıdır. Buna göre zina büyük günahlardandır. Hatta diğer günahlar için Kuranı Kerim'de, 'yapmayın, işlemeyin' gibi ifadeler yer alırken, zina için 'yaklaşmayın' denmektedir. Bu da, zinaya götüren öncüllerden bile kaçınmayı gerektirir. Çünkü M. Sabri Efendi'nin dediği gibi, 'kadın erkek ilişkileri kadar elde edilenle yetinilmeyip hep daha ilerisi aranan bir başka konu yoktur'.
Hatta eğer meşru bir sınır çizilmezse insanlar bu konuda hiçbir hayvanın tenezzül etmeyeceği, akla hayale gelmedik çirkinlikleri yapabilir ve normal bir fıtratın asla düşünemeyeceği pislikleri uygulayabilirler.
Eski İstanbul müftülerinden Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı'nın, feministlerin muhtemelen itiraz edeceği güzel bir sözü vardır:
'Kadın, içi hayat ve muhabbet dolu billur bir kadeh gibidir. Nikâh yudumuyla yudumlanırsa hayat nuru içilmiş olur. Zina yudumuyla yudumlanırsa zehir tesiri yapar. Kadın aileyi aydınlatan bir kandil gibidir. Nikâh kibritiyle tutuşturulursa ufkumuzu aydınlatır. Zina kibritiyle tutuşturulursa yakar'.
Hz. Peygamber, 'Bir millette zina yaygınlaşırsa ölümler de çoğalır' der. AIDS bunun bir habercisi olsa gerektir.
Ebu Hureyre ileri yaşlarda iken dahi uzun secdelerinde zina yapmaktan Allaha sığınırmış. Zinadan sen de mi korkuyorsun demişler? Nasıl emin olabilirim ki, şeytan yaşıyor ve kalpler her an her yöne dönebilir, dermiş. Zaten kalp diye isimlenmesinin sebebi de budur.
Allah Rasulü, kıyamet alametlerini saydığı uzunca bir hadisi şeriflerinde bu belirtilerden birini şöyle anlatır: 'Ve insanlar sokaklarda tıpkı eşekler gibi açık açık çiftleşirler'.
Zinanın çoğalması ve alenileşmesinin kıyamet alameti olması, zina yüzünden toplumların yok olması ya da helak olması sebebiyle olabilir. Öyle görülüyor ki, bu gün Batı Medeniyetini yıkmakta olan sebeplerden biri zina günahıdır.
'Bir insan zina ederken mümin olarak zina etmez' hadisi şerifi vicdanlı bir mümin için her şeyi anlatmaya yeter.
Ve insanın Hz. Âdem'den beri en büyük imtihanı boğazı ve cinselliğidir. Bu sebepledir ki, Hz. Peygamber: 'Bana iki aralığınızı garanti edin, ben de size cenneti garanti edeyim: Ağzınız ve cinsel organınız' der
|