SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 3 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar Muhammed CELİL
 
 
 
Makale Tarihi :  1.01.2022
Sıradanlaşmak mı, Sıra Dışı Olmak mı?

İnternet, bize dünyanın doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine yerkürede bulunan insan topluluklarının örf, adet ve geleneklerinin birçoğunu tanıma imkanı sundu. Oralara gitmeden, oturduğumuz yerden sanki onları görmüş gibi oluyor, her yönüyle tanımasak da genel itibariyle bilgi sahibi oluyorsunuz. Geçmişte, şöyle beş on yıl öncesine gidip yaşanılan hayatla, şimdiki hayat anlayışı ve gelinen noktada ki değişim, dönüşüm ve başkalaşma adına uçurumların olduğunu çok rahat gözlemliyorsunuz. Ama bir gariplik var! Sanki birileri bir yerlerden düğmeye basmış ve o ‘sihirli dokunuşla’ bütün bir insanlık bu dokunuşun etkisiyle tek düzey yaşamaya başlamış gibi; Hakkari’nin köyündeki gençle, Hollanda’nın Amsterdam da yaşayan geç arsında pek bir fark göremiyorsunuz; eşyaya bakışı, gelecek tasarımı, giyimi-kuşamı, yemesi-içmesi, hayattan beklentisi aşağı yukarı aynı. Dini, dili ve ırkı her ne olursa olsun fark etmiyor. Örneğin; “neden okuyorsun, hayattan beklentin nedir, gelecekle ilgili neleri tasarlıyorsun”? Benzeri sorulara alınan cevap hemen hemen aynı. (İyi bir diploma, dolgun maaşlı iş, bir ev, araba ve tatil) Aan itibariyle, bu suali dünyanın herhangi bir yerinde bir gence yöneltin, eminim ki, alınan cevap pek farklı olmayacaktır… bu toplumların sıradanlaştığını veya ekstrem sıra dışı davranışlarıyla varlık göstermeye çalışanlar, inançlarının kendilerinden   beklediği gelecek tasavvuruna ve kendi örf/anane/ kültürlerine yabancılaştıklarının bir göstergesidir…

İnsanlığın bu yozlaşmasından vareste olamayan çağın Müslümanları da bu deformasyondan yeteri kadar etkilenmiş birçok konuda paylarına düşen defodan nasiplerini almış görünüyorlar. Bu nasiplenmenin biriside hiç şüphesiz sıradanlaşmak, kendimize yabancılaşmak ve sıra dışı davranışlara tevessül etmelerdir…

Postmodernizmin, ayartıcı, yaldızlı dünyasında, cazibe ve işveleriyle cezbeylemesi, her türden çeldirici ayak oyunlarıyla, arzı endam ederek, direncimizi kıran, ‘temel ilkelerimizi’ aşındırıp törpüleyen, kayganlaştırdığı zemin üzerinde kaymadan ayakta kalabilmek bilinçli/ciddi, sabır ve metanetli bir mücadele gerektiriyor…

Mü’min olarak biz, başkaları gibi olmamalıydık/olamayız da. Bizim hayata bakışımız, siyasetimiz, eşyayla olan ilişkimiz, ticaretimiz, insanlarla olan diyaloğumuz… aziz İslam’ın öngördüğü gibi olmak zorundaydı. Bilge Kral ne demişti; “Savaş düşmana benzeyince kaybedilir.”

Biz sıradan insanlar gibi düşünemez, onlar gibi davranamaz, etrafımızdaki olup bitene karşı bigane kalamaz, sıradan insanların takındığı tavrı takınamayız. Bulunduğumuz ortam ve şartlar da yapılması gereken ne ise vüsatımız ölçüsünde onu savsaklamadan, Allah’ın bizden istediğini yapmak gibi bir sorumluluğumuz olduğunu tekrardan hatırlatarak mevzuyu hülasa etmeye çalışalım…

Sıradanlaşmak; topluma aykırı düşmemek, sorumluluktan/sorunlu şeylerden uzak durmak, değer merci olarak ‘el ne der’i öncelemek, herkes nasıl davranıyor/tepki veriyorsa öyle yapmaktır…

Sıradanlaşmak; düşünmemek, aklı ve iradeyi kullanmayıp birilerine veya ‘uydum kalabalığa’ mukallit olmak, emrivaki altına girmek, dayatılanları kabul etmek, sürüleşmek ve ‘herkes gibi ol’ baskısıyla öğrenilen yanlışların kurbanı olmayı kabullenmektir…

Sıradanlaşıp ‘herkes gibi olacaksın’! Sanki, bu bir kural/vazgeçilemez yasa/meşruiyetin tek kaynağı gibi algı oluşturulmakta, sıradanlaşmayıp ay(kı)rı düşünene kerih görüp dayatılmaya çalışılıyor. Ve düşünmek suç olup çıkıyor. Faşizan bir şekilde baskılamalar, hakaretler ve onlar gibi olmaya zorlamalar… “Biz atalarımızı bu yol üzerinde bulduk” ‘sen onlardan daha tecrübeli, daha akıllı, daha becerikli değilsin, bunca insan yanılıyor da bir tek sen mi doğrudasın’? Diyenlere Kur’ân’ın ifadesiyle “Ya sizin atalarınız yanılmışsa” halamı onları takip edeceksiniz?

Sıradanlaşmak, aksiyonerliği ortadan kaldırır, monoton yaşamı ön görür, hedefi ve gayesi olmayan hayat, bir noktadan sonra adeta anlamsızlaşır. Anlamsız hayatı yaşamak bir müddet sonra zül olmaya başladıktan sonra yaşamanın ne önemi ve anlamı var ki? Dünyada intiharların çoğalması bundan olsa gerek…

Sıradanlaşmak, kişiyle/bireyle sınırlı kalmıyor, şahıslardan oluşan kurum ve toplulukları da etkiliyor. Bu kurumların başında aile geliyor. Sıradanlaşan aileler de bağlar öylesine gevşek, öylesine kopuk ki; saygının ve sevginin olmadığı, yardımlaşma ve dayanışmanın menfaat ipliğiyle bağlı olduğunu herkes biliyor ve yaşıyor. Toplumun çekirdeği olan ailede ilişkiler sıradanlaşmış ise Napolyon’un yenilen askerine dediği gibi: “Başka gerekçe saymaya gerek yok.”

Sıradanlaşmak, kalabalıklar içerisinde yaşasanız da yalnızlaşmayı, bireyselciliği ve egoizmi beraberinde getiriyor. Çünkü bu mantalite de “Gemisini kurtaran kaptandır.” Anlayışı yatmaktadır. Ama şunu da akıl edemezler ki, o gemide tek başımıza yaşamıyoruz, birlikte yaşıyor ve o gemiyle sahili selamete ermek istiyor isek; gemiyi yüzdürmenin bütün kurallarına uymak zorundayız, aksi taktirde…

Sıradanlaşmak, kendine has duruşundan vazgeçmek, herkesin yaşadığı gibi yaşamak, egemen güçlere boyun eğmek, onların direktiflerini yerine getirmektir; ‘ye’ dediklerini yemek, ‘giy’ dediklerini giymek, herkes gibi olmak, sürüden ayrı düşmemek (sürüden ayrılanı kurt kapar) ve insanı insan yapan “neden, niçin, nasıl” sorularını sormamak dolaysıyla düşünmemektir…

Sıradanlaşmak, toplumun veya birilerinin istediği gibi olmak, toplum tarafından kabul görülme arzusu kişide yoğunlaşırsa, dışlanma endişesine kapılanlar gelen baskılara boyun eğdiklerinde, işte o zaman mahalle baskısını üzerinizden kaldırır! Böyle bir şeyi tasarlayan veya aklından geçiren, sıradanlaşmış değerlerine göz ardı ederek yabancılaşmış, kitle kültürünün kuşatması altında hiçleşmiştir…

Sıradanlaşmak, edilgen olmak, olayları ve hadiseleri kanıtsama hastalığıdır; ‘Kitlesel ölümler, hastalıklar, çatışmalar, suikastler, işgaller, soykırımlar, krizler, yozlaşmalar, ahlaksızlıklar, yoksulluklar normalleşerek sıradanlaşabilir.’ (D. ülke Arıboğan)

Ekran karşısında uygun olmayan sahneleri aileler çoluk çocuk hep beraber seyrediyor ve hiçbir gocunma emaresi göstermiyorsa, birilerinin açlıktan ölmeleri kanaryanın ötüşü kadar bizleri etkilemiyorsa, anormaller normal gibi algılanıyorsa, en sıra dışı hadiseler bile gündem olurken, olması gerekenlerin olmayışı sorgulanamıyorsa demek ki, toplum olarak kanıtsanmış, sesiz kabulle kabullenilmiş sıradanlaşmışız demektir…

İbadetlerin bile sıradanlaşıp rutin hala gelmesi, huşu ve ciddiyetin yok olup yavanlaşmasına yol açar, hazsız yapılan tatsız eyleme dönüşür. Allah adına yapılan şey bilinçli yapılırsa anlam kazanır, makes bulur. Aksi taktirde ‘atalar dini’ olmaktan öteye gitmez; körü körüne taklit edilmiş olur. Böylesi bir kulluğun (abd) Allah indinde makbuliyeti zaten yoktur…

Sıra dışılık dikkat çekerken sıradanlık ilgi uyandırmaz.

Sıra dışı olmak; alışıla gelmişin dışında olan, olağan dışı, gayritabii, ekstrem, seyir gösteren farklılıklardır.

Sıra dışı; görmeye alışılmışın dışında ve tamamen kendine has özelliklere sahip durumları ve kişileri anlatmak, tanımlamak için kullanılır. Toplumun kurallarını pek takmayan, genelin aksine ayrıksı eylem ve söylemi olanlardır…

Fiziksel yönden sıra dışı olan insanlar ise yine alıştığımız görüntülerden farklı özelliklere sahiptir. Altı parmaklı oluşu, boyunun çok kısa, çok uzun, farklı renkte iki göze sahip, kusur diye adlandırılan fakat kusur olmayan farklılıklar taşıyan kişilerdir.

Sıra dışı insan denildiğinde, genellikle herkesin yaptığını yapıp genelin gittiği yoldan gitmeyen insandır. Toplum içerisinde kendini hemen belli edebilme, (tavır ve hareketleriyle) potansiyeline sahip oluşlarından tanıyabiliriz.

Karakter yönünden sıra dışı kişiler, her seferinde bu kadar da olmaz ki dedirterek şaşırtan kişilerdir (bu özellikler olumlu ya da olumsuz olabilir) ise yine alıştığımız görüntülerden farklı özelliklere sahiptirler.

Normalden farklı olmak, kolayca ayırt edilebilmek belki bir insan için söylemek gerekirse, farklı nitelik ve görünüşe sahip olmak, değişik ve garip bakışları üstüne çekmek gibi tanımlanabilir. Tabi bunlar bulunduğumuz ortama, mekana, insanlara, çevreye göre oldukça değişiklik gösterebilmektedir. Yaptıklarıyla, konuştuklarıyla hep farklı olduğunu fark ettirmek için özel gayret sarf etmek gibi…

Peki bizler (Mü’minler) nasıl olmalıyız?

Sıradanlaşmış mı yoksa sıra dışı mı? Her ikisinin de olumlu ve olumsuz yönlerini göz önünde bulundurarak, ne bilinç dışı edilgen olup sıradanlaşacağız nede kibre kapılıp hevamızı ilahlaştırıp, egomuza yenik düşüp sıra dışılaşacağız. Mü’min olarak, her konum ve şartta Allah’ın bizden istediği vasat tavrı ortaya koymak zorundayız; bunu da ancak kulluk kitabımız Kur’an’ı ahlak edindiğimizde yapabiliriz… vesselam

First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Gelin şu zekâtı bir düzene koyalım! ...
............................................
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Faruk BEŞER
 Özürlüler ve Allah’ın Adaleti meselesi ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Müslüman demokrasiye razı olur mu sahip çı ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Harun GÖRMÜŞ
 Eskiden ve Şimdi ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Müslümanlarda Akıl Tutulması ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Söylemler İddia, Eylemler İse İspattır ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Allah'tan Kimler Korkar ? ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Tarihin Son Sayfası ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 İyi bir çocuk yetiştirmek isteyen anne-bab ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye TÜRKAN
 De ki; Yeryüzünü Dolaşın.. ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Ramazan ve Duyarlı Müslüman.. ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.