SERTİFİKA MÜRACAATI EĞİTİM AKADEMİSİ MERAK ETTİKLERİNİZ
KURUMSAL

BELGELENDİRME
 
KURULLARIMIZ
 
İSTATİSTİKLER
Aktif Ziyaretçi 7 Kişi

Bugün 251 Kişi

Toplam Ziyaret 1.210.440  Kişi
 

"Okuyup Öğrenmek , Cehalet akıntısına karşı kürek çekmektir." S.ALIÇ

  KÜLTÜR KÖŞESİ MAKALELERİ 
   
Yazar Ünvanı Araştırmacı-Yazar
Yazar OSMAN COŞKUN
 
 
 
Makale Tarihi :  1.09.2025
Beşerin Kendi Kanaatleri Din Diye İtibar Görmemelidir!

Dinden maksadımız öncelikle Allah’ın elçileri ile diğer insanlara gönderdiği vahiy merkezli din olan yüce ve aziz İslam’ı belirttiğimizi öncelikle söylemiş olalım. Zaten İslam’ın dışında ki dinlerin tamamı insanların heva ve hevesleri ayrıca da kendi uydurdukları bir takım cüruflardan oluşmaktadır. Dinleri İslam ve diğerleri diye ikiye ayırır isek; bu konunun anlaşılması daha da basitleşir. İslam kaynağı yani membaı itibariyle vahiy merkezli tek dindir. Bunu söyler iken Allah’ın gönderdiği dini ilahi olmaktan çıkarıp tahrif edilen yani bozulan dinleri de ayrıca belirtelim.

Dinden kastımızın insanoğlu için bir yaşam biçimi öneren ayrıca bunun için kanun ve kurallar koyan her türlü sistemi kast ettiğimizi de belirtelim. İslam kendisine rağmen alternatif çözümler üreten onun koyduğu çözüm yollarını yürürlükten kaldıran ve uygulana bilir bulmayan anlayış, düşünce, sistem ve her türlü ideoloji ve anlayışları kendisine rakip aynı zamanda batıl dinler olarak görür. Bu konunun anlaşılması açısından şu ayet mealini sizlerle paylaşmak istiyorum

De ki: “Ey kâfirler! Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmıyorum. Siz de benim tapmakta olduğuma tapmıyorsunuz. Zaten ben sizin taptığınıza tapmıyordum. Siz de benim taptığıma tapmıyordunuz. Sizin diniz size, benim dinim banadır.” ( Kafirun-1-2-3-4-5-6) Bu surenin ortaya koyduğu net, aynı zamanda anlaşılır mesaja göre ayetin indiği dönemdeki Mekkeli müşriklerin yaşam tarzları ve her türlü tapınmaları din olarak kabul edilmektedir. Kuran ayetlerinin belirli bir zaman ve toplumla sınırlandırılmasının mümkün olmadığına göre günümüz ideoloji ve yönetim biçimlerinin tamamı batıl birer dindirler.

Beşerin kanaatlerinin din haline dönüştürüldüğü ve kendisine yeterli miktarda malzeme bulduğu alan ne yazık ki hadisler olmuştur. Allah resulünün sözleri diye bizlere aktarılan hiçbir söz onun ağzından çıktığı şekliyle bizlere ulaşmamıştır. Hadisler: Peygamber (as.) in bire bir sözleri olmayıp peygamber şöyle şöyle söyledi diyenlerin sözleridir. Peygamber zaten kendisi hayatta iken sadece Kuran’ın korunması için azami gayret göstermiş ve her gelen Kuran ayetlerini vahiy kâtiplerine yazdırarak muhafaza altına almıştır. Aynı işlemi kendi sözleri için asla uygulama alanına koymamıştır.

Bu tespitimize  “işte bunlar hadisleri inkâr ediyorlar” diyerek iftira atan müfterilere diyoruz ki: Allah resulü Kuran’a aykırı bir söz söylemez. Şayet ona ait olduğu iddia edilen bir söz ile karşılaşır isek; onun resule ait olup olmadığını yüce Kuran’a arz eder şayet Kuran’ın ayetlerinden birisi ile çelişmiyor ise alır başımızın üstüne kor ve kabul ederiz. Zira hiçbir elçi kendisine indirilen vahye aykırı ve vahye rağmen her hangi bir söz söylemez.

Yıllarca bu insanlara hadis diye aktarılan ve kendi kanaatlerini din haline getiren zümreler bu sözlerin Kuran’a arz edilmesi söz konusu edilince “ aslandan kaçan yaban eşekleri gibi” yüce Kurandan uzaklaşıp kaçmaktadırlar. Bunların sohbet ve amellerinde birinci derecede etken ve etkili olan hadislerdir. Hadisin olduğu yerde Kuran ayetlerinin emaresi okunmaz. Daha fazla örnekler verile bilinir ama biz bu kadarıyla yetinelim.

İslam’ın düşmanları İslam’a sonradan giren ve tamamen farklı bir din olan tarikat ve tasavvuf yoluyla aziz İslam’dan intikam ve hıncını bu iki yol ile almıştır. Bu iki anlayışın yan kolları olan birçok anlayışında temelinde tarikat ve tasavvufun olduğunu belirtmekte fayda var. Halkı Müslüman coğrafyayı lime lime bölen mezhep ve tarikatçılık anlayışının temelinde de beşerin kanaatlerinin din edinilmesi birinci dereceden etkili olmuştur. Bizim mezhebimize göre şöyle diğer mezheplere göre bu mesele şöyledir diyerek sorulan sorulara cevap veren anlayış şunu bilsin ki bu halleriyle İslam’ın ve inananların hayrına bir iş yapmamaktadırlar. Kuran’ı yetersiz, kifayetsiz, çapsız gören anlayış sahipleri bu yaptıklarının bedelini hem bu dünyada hem de ahirette ağır olarak ödeyeceklerdir. Kuran yetmez anlayışı Allah’ın şu ayetini ya inkârdır ya da önemsizleştirmektir.

“ Kendilerine tilavet edilmekte ( okunup aktarılmakta) olan kitabı(Kuran’ı) sana indirmemiz onlara yetmedi mi? Elbette iman eden bir toplum için onda rahmet ve gerçeğin hatırlatması vardır.” (Ankebut-51 )  Ayetin indiği dönem de Kuran’ı yeterli görmeyen müşrik zihniyet Kuran dışı bir takım istek ve arzularda bulunuyorlar. Hatta bunlar “ ya bu Kuran’ı değiştir ya da başka bir Kuran getir” diyecek kadar ileri gitmişlerdi. İnsan aynı insan kitap aynı kitap değişen hiçbir şey yok. Günümüz müşrikleri de bu iş sadece Kuran’la olur mu demek suretiyle kendilerine alan açmaya çalışıyorlar.

Bizler anlayış olarak Allah’ın gönderdiği bütün elçilerin bu dinin merkezinde olduğuna iman ediyoruz. Peygambersiz bir din anlatan dinsizlik anlatmış olur. Bizler bu dini Allah’ın gönderdiği elçilerden öğrendik. Elçileri yok sayan veya onları hafife alan her türlü anlayışı ret ediyor ve karşıların da olduğumuzu da belirtmek istiyoruz. Elçiler kendilerini gönderen makama karşı sorumludurlar ve ölene kadar da bu sorumluluğu kusursuz taşımakla görevli insanlardır. Elçiler dinin sahibi değil Allah’ın kendilerine gönderdiği dini tebliğ edeni ve uygulayanıdır.

Onlar önce kul sonrada elçidirler. Hiçbir elçi Allah’ın ne ortağı ne oğlu ne kızı ne de asistanı değildir. Alanı elçilik ile ilgili yani aldığı vahyi tebliğ ise: “ ( Parça parça) indiğinde necm’e (Kuran’a) yemin olsun. Arkadaşınız ( Muhammed), sapmamış ve azgınlaşmamıştır. Arzusundan konuşmuyor. O (Kur’an, kendisine) vahye dilmekte olan vahiyden başka bir şey değildir. Çünkü o Kuran’ı müthiş kuvvetleri olan donanımlı Cebrail öğretmiştir. Cebrail en yüksek ufuktayken belirmişti.”                      ( Necm – 1 -2-3-4-5-6-7)

Bu ayet gurubunu kendi bağlam ve illetinden kopararak bakın işte ayet onun heva ve hevesinden konuşmadığını söylüyor demek suretiyle elçinin normal hayatta da konuştuklarının vahiy olduğunu iddia ederek kendi ulularının kanaatlerini din olarak görmeye devam edenlere söyleyecek çok söz var ama Allah’ın şu ayetini sizler ile paylaşmak istiyorum: “ İçlerinde bir takım ümmiler vardır ki kuruntular dışında kitabı bilmezler. Onlar zandan başka bir şeyde bulunmuyorlar. Kitabı kendi elleriyle yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için “ Bu, Allah katındandır.” Diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıkları nedeniyle onların vay hallerine! ( Bakara- 78-79  )

Okuduğu veya işittiği Kuran ayetlerini kendi dışında hatta ölüler ile ilişkilendirip kendisini müstağni gören sapkın zihniyet Kuran ayetlerini bunlar Yahudiler bunlar Hristiyanlar, şunlar ise Mekkeli müşrikler ile alakalıdır diyerek kendi dönemindeki müşrikleri aklamaya çalışarak Kuran ayetlerini indiriliş gayesinden uzaklaştırarak İslam’ın düşmanlarının işlerini kolaylaştırmaktadırlar.

Allah’ın resulünün hayatta olduğu dönemde ve kısmen de dört halife zamanında dinin tek kaynağı olan yüce Kuran resulün her insan gibi ölüm acısını tatmasıyla daha sonraları bu özelliğini yitirerek sadece görüntüde var olan ancak hayata müdahale konusunda şu an dâhil emaresi bile okunmayan Kuran pasif ve etkisiz bir konumda bulunmaktadır. Resulün vefatından en iyimser rakamlarla elli yıl sonra ortaya çıkan hadis, fıkıh, kelam, gibi ilimler! İslam’ın kalesinde tadilatı ve tamiratı mümkün olmayan delikler açarak Kuran’ı perdelemişlerdir.

Şöyle ki, “ Düşünce, duygu ve davranıştan oluşan Kur’an’daki dini bütünlüğü, kelamcılar “kuru akılcılığa” hadisçiler “nakilcilige”;  fıkıhçılar ahlaktan kopan( hile-i şeriyye veya kitabına uydurma )ve kılı kırk yaran “ şekilciliğe” ve tasavvufçular duygularda boğulmaya ( aşk, fena fillah, hulul, rabıta ”ya dönüştürerek parçalamışlardır. Bu duruma Kuran’da baştan sona kadar işleyen insan ruhunun bütüncül işlevleri ( düşünce ve davranışın) birlikte dikkate alınmamasından düşülmüştür”. ( Haydar Öztürk iktibas çizgisi Temmuz 2025 sayısı)

Günümüzde Kuran merkezli, resul örnekli düşünce sahiplerini bunlar “Vahhabi, hadis inkârcısı, mezhepleri inkâr ediyorlar,  zaten sünneti hiç ciddiye almıyorlar gibi” Allah korkusundan uzak mezhepçi, bölücü hizipçi akıllara ziyan bir sürü anlamsız saçma sapan iftiralar ile kamuoyunda ve insanlar nezdinde küçük düşürücü hareketlere tevessül edenleri Allah’a havale diyoruz ve bu iftiralarından vaz geçmedikleri sürece de haklarımızı helal etmeyeceğimizi aleni olarak söylemeye devam edeceğiz.

Bu gün kitabın mensupları olduklarını söyleyen insanlara Kuran’dan bir ayet okuduğunuz zaman “Bana ayet okuma, o senin yorumun ve anlayışındır” demek suretiyle elleriyle ağzınızı kapatmaya çalışan buna rağmen halen İslam’ın mensupları olduğunu söyleyen garip, garip olduğu kadar da enteresan insanlar ortalıkta pozlar vermeye devam etmektedirler.

Beşer ( insan) kanaatlerinin din olarak algılanmaya başlandığı dönemden itibaren ki biz bu dönemin hadisleri derleme dönemi ile başladığını ifade etmiştik. Sayıları milyonları bulan bu sözlerin içerisinden seçilen ancak sorunlu oldukları açıkça belli olan bu materyaller an itibariyle Kuran ayetlerinin yerini almıştır. Her konuya dair bir hadis bulan bu zihniyet Kuran ayetlerine hiç ihtiyaç hissetmemektedir. Kuran’ı okuyup anlama ve aktarma yerine Buhari okumaları düzenleyerek Kuran’a muhalif duruşlarına devam etmektedirler. Kuran’a muhalif oluşlarını aleni olarak göstermeseler de pasif olarak muhalefetlerine devam etmektedirler.

Allah’ın gönderdiği son din olan yüce İslam’ın tamamı aziz Kuran’ın iki kapağının arası ve son elçinin yaşayarak bize kadar aktarılan uygulamalarından ibarettir. Allah bu konuda elçilerinin bile yetki alanlarının dışına çıkıp bu dinden bir şeyler eksiltmesine ve ilave etmesine müsaade etmemiştir.

İslam’ın tamamı Allah ve vahiy merkezli olup onun hiçbir emrinde beşere ait bir hususa yer verilmemiştir.  Bu dinin sahibi ve tek kaynağı Allah’tır. Bu önemli hususu hiç aklımızdan çıkarmayalım. İmana ve nelere iman edilmesi hususunu belirleyen sadece Kuran ayetleridir. Dinin kaynağı Kuran uygulayanları ise o vahyi alan elçilerdir. Önümüzde iki yol var: Birincisi Allah’ın dini İslam ikincisi ise beşerin kanaatlerinden oluşan atalar ve kültür dini. Bunlardan ilkini seçip tevhit ehli olmak ya da ikincisini seçip Müslüman olduğunu zannederek batıl bir dinin mensupları olarak yaşamak. Tercih ve karar sizlere aittir. Başka bir yazıda buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.

 

First Page Next Page 1 Previous Page Last Page Sayfa 1 / 1 -- Listelenen Sayfa Sayısı 1
 Prof.Dr.İlahiyatçı
 Hayreddin KARAMAN
 Din ve ahlâk eğitimci aile nerede ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Hüseyin BÜLBÜL
 Kıyamet alametleri nelerdir? Kuran’i dayan ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Haydar ÖZTÜRK
 Yusuf Suresini Nüzul Bağlamına Göre Okumak ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 OSMAN COŞKUN
 Beşerin Kendi Kanaatleri Din Diye İtibar G ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Muhammed CELİL
 Emin ve Güvenilir Olmak ...
............................................
 Üni. Öğretim Üyesi
 Dr.Cahit KARAALP
 Çağa Çığ Düştü ! ...
............................................
 Araştırmacı-Yazar
 Abdülaziz KIRANŞAL
 Hasan el-Bennâ ve Hedefe Kilitlenmek ...
............................................
 Aile Danışmanı
 Asiye Tanrıöver TÜRKAN
 Mahremiyet, insanın özgür iradesiyle var o ...
............................................
 Yönetim Kurulu Başk.
 Selahaddin ALIÇ
 Suyun Sağlığımıza Etkisi ...
............................................
 

Enerji içeceklerinin fazla tüketimi çocuklar için tehlike kaynağı
26.02.2022

Bilim insanlarından "kahve" araştırması: Ömrü uzatıyor
25.02.2022

Nadir görülen genetik bir hastalık: Progeria
23.02.2022

Ölüm anında insan beyninde neler oluyor?
23.02.2022

Antibiyotikler Tedavi Özelliğini Kaybediyor
22.02.2022

Gereksiz Aspirin Mide ve Beyin Kanamsı Nedeni
20.02.2022

Her 100 Kişiden Birinde Çölyak var.
20.02.2022

Çocukları Bekleyen Büyük Tehlike.
19.02.2022

Cilt Kreminde Civa Çıktı.
18.02.2022

Skandal ! Hamburgerde İnsan ve Fare DNA'sı bulundu.
15.02.2022

Tüm Haberler
Mail adresinizi ekleyin yeni faaliyetlerimizden anında haberdar olun.
  Kuruluş 2010 : Selahaddin ALIÇ Copyright © 2010-2021 Hedem Helal Denetim ve Sertifikalandırma Merkezi
Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu, kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir. İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.